Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hastalık evriliyor mu?" diye soruyor televizyon yorumcuları birbirlerine. Bu yeni gelişmeden içten içe memnun olanlar da var, hastaların kendi hallerine bırakılmaları gerektiğini ve aralarındaki sorunları ancak kendilerinin çözebileceği lafları dolaşıyor. Bu, deyim yerindeyse, abuğu abuğa kırdırmanın kibarca söylenmiş hali. Abukların birbirlerini imha etmelerinden üzüntü duymak için bir nedenimiz yok. Bizim çoktan yapmış olmamız gereken şeyi kendi kendilerine yaparak bizi olası vicdan azabından kurtardıkları için minnettar olabiliriz ancak
-Qardaş, deyirəm, həyatda hər şey məlumdur; ölüm, doğum, nigah. Bu darıxdırıcı deyil? Bir tərəfdən insan dünyaya gəlir, o biri tərəfdən ölür, köçüb gedir o dünyaya. Arada isə nigah var, bir-birilə evlənib, ailə qururlar. Yəni bu artıq neçə min ildir ki, davam edir. Adamlar bunu, bu prosesi, bu doğuluş və ölüm prosesini seyr etməkdən doymayıblar? Niyə axı insanlar min illərlə çeynənmiş prosesi müşahidə edirlər? Qəribədir ki, adamlar darıxıb, özlərini asmırlar. Bir kinoya neçə dəfə baxmaq olar? - Deyim nəyə görə bu eyni tipli səhnələrdən camaat doymur? Çünki ölüm və doğuluş trafaret kimi eyni və dəyişməz qalsa da, bu prosesdə iştirak edən aktyorlar müxtəlifdir. Aktyorlar isə bizik -insanlar. Ona görə də kütlə yeni aktyorlara tamaşa edir və doymur.
Reklam
Stuşevatsya
Bu sözcüğü yazıda ilk kez ben kullandığım halde, bulan ben değilim. Bu sözcüğü Temel İstihkâmcılık Okulunda kurs arkadaşlarım bulmuştu. Bu keşfe ben de katılmış olabilirim, ama hatırlamıyorum. Bir gün kendiliğinden bulunmuş ve kullanılmaya başlanmıştı. Altı yıllık kurs döneminde çeşitli planlar, askeri yapılar, istihkâmlar çizmek zorunluydu. Plan
Sayfa 1006 - 1007 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Aramızda yeni bir kuşak yetişiyor, yeni düşüncelerden, yeni ülkelerden etkilenen bir kuşak. Ciddi bir kuşak, ..... Ama bizler şüpheci, hatta deyim yerindeyse, düşüncenin eziyeti altında bir çağda yaşıyoruz: onun için bazen korkuyorum, iyi eğitim gören ve hatta fazla eğitim gören bu yeni kuşak, bir başka çağın sahip olduğu insanlık, konukseverlik ve sevecen mizah niteliklerinden yoksun kalır mı diye.
Sayfa 211 - İletişim Yayınları 2015Kitabı okudu
Matrix'in ilk filminde Ajan Smith'in Morpheus ile paylaştığı ilginç bir tespit söz konusudur. İnsanın canlıları sınıflandırmasında, kendisini memeli sınıfına koymasının hatalı olduğunu öne sürer. Çünkü yeryüzündeki bütün memeliler muhtaç oldukları doğa ile mükemmel bir denge içerisindedirler. Ama insan öyle değildir. Bulunduğu yeri sonuna kadar sömürür, yok eder ve kendisine yeni sömürülecek yerler arar. Canlılara baktığımızda bu tarz yaşayan bir canlı daha söz konusudur. O da virüslerdir. İnsanlar da tıpkı virüsler gibi çoğalır, yok eder ve kendisine yeni yok edilecek yerler arar. Yukarıda vurguladığımız "insan doğup, mikrop ölme" tespiti her ne kadar insanlığın doğaya olan acımasız yaklaşımına güzel bir gönderme yapıyor gibi görünse de bu cümle mecazi bir mesaj kaygısından uzak, oldukça bilimsel bir gerçeğin altını çizmektedir. İnsan olarak doğuyoruz. Oldukça korunaklı, tüm mikroplardan uzak, steril bir yer olan anne rahminde yetiştik hepimiz. Ama daha sonra dünyaya gelmek zorunda kaldığımız, o ilk andan itibaren deyim yerindeyse kirlenmeye başladık. Artık mikroplar her yerimizdeydi ve o kadar hızlı çoğaldılar ki sayıları bizden daha fazla hale geldi. Evet, sevgili okuyucu, muhtemelen elinizdeki bu kitabı alma konusunda verdiğiniz kararın, beyninizdeki bir grup nöronun arasındaki elektriksel iletişime ait olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu kitabı almanıza neden olan etkenin, vücudunuzda yaşayan bir grup mikroptan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini unutmayın lütfen.
Samle Çağla yazdı... MEHMET BİNBOĞA’NIN, “ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ” ADLI ROMANI HAKKINDA BİR İNCELEME DENEMESİ...Samle Çağla Mehmet Binboğa'nın geçen yıl birinci cildi yayımlanan "Efelya" seri romanının ikinci cildi, "Şiirkent'in Narçiçeği" adıyla İzan Yayınlarından çıktı. Kitabın kapak dizaynı, Efelya'da
Reklam
-İnsan özünün yaratdığı alternativ şəxsiyyətlərini üzə çıxarmağa ehtiyac hiss edir. Belə deyim, evin tək uşağını təsəvvür et. O, təklikdən əziyyət çəkir və bu zaman psixikanın müdafiə mexanizmləri işə düşür. Darıxmamaq üçün özündə bir şəxsiyyət yaradır. Oyuncağını əlinə götürəndə o şəxsiyyəti işə düşür və uşaq onun roluna girir. Beləcə, onun tənhalığı yüngülləşir. Sonra məktəbə gedir, orada onu davamlı olaraq incidir, təhqir edirlər. Uşaq buna dözə bilmir. O zaman da özündə digər şəxsiyyəti yaradır. Özünə təlqin edir ki, təhqir olunan o deyil, həmin o uydurduğu şəxsiyyətdir. Bütün zərbələri o alternativ şəxsiyyət öz üzərinə götürür. Uşaq getdikcə buna öyrəşir və bütün həyatı boyu hər psixoloji zərbə qarşısında yeni şəxsiyyət yaradır. Yaratdıqlarını da bir ömür öz içində gəzdirir. -Şəxsiyyət parçalanması, görünür, daha çox uşaqlıqda, psixikanın hələ çox zəif və qeyri-stabil olduğu dönəmdə baş verir. -Elədir, Şon. Hamıda az-çox bu cür psixoloji müdafiə olur. Bu, normaldır. İçki də insanda eyni effekti yaradır. İçən adam daha hansı sifətə düşmür...- kloun, aktyor, sərkərdə, prezident, müəllim, keşiş, uşaq...
Sayfa 235 - VENESİYA KARNAVALLARININ MAHİYYƏTİKitabı okudu
(*) Doğa yasaları sarkacın bir o yanında, bir bu yanında rasgele değiştirilemez. Eğer evren birçok kez bir o yana bir bu yana gidip geldiyse ortaya çıkmış olabilecek birçok çekim gücü yasası uyarınca, çekim gücü öylesine zayıf kalmış olurdu ki, genişlemenin başlangıcını toparlayamazdı evren. Evren bir kez böylesi bir çekim yasasına mahkûm edilirse, artık bir daha sarkacın öteki ucundaki deneyimi geçiremez ve bir daha yeni bir doğa yasasına kavuşamaz. Bu nedenle evrenin var olmasından çıkarabileceğimiz sonuç, ya evrenin belirli bir ömrü olduğu ya da sarkacın hem o yanında, hem bu yanında uygulanan doğa yasalarının belirli ve sınırlı bulunduğudur. Eğer fizik yasaları bir o uçta, bir bu uçta rasgele değiştirilmiyorsa, hangilerinin değiştirilmesine, hangilerinin değiştirilmemesine olanak verilip verilmediğini belirleyen kurallar var demektir. Bu kurallar da var olan fizik yasaları üzerine yeni fizik yasalarını oturtacaktır. Bu noktada dil zenginliğimizin azaldığını fark ediyoruz. Böyle bir fizik yasasını ifade için elimizde hazır bir deyim yok. Bu konularla epey ilgisiz faaliyet gösterenler "metafizik" ve "parafizik" deyimlerini kullandılar. En iyisi "trans-fizik" demek olur herhalde.
Sayfa 277 - Onuncu Bölüm - Sonsuzluğun İpucuKitabı okudu
Zorbalık toplumsal kurguların işidir, onları temsil eden insanların değil. Onlar yalnızca, deyim yerindeyse kurguların bize zorbalık uygulamak için kullandığı araçlardır. Tıpkı bıçağın katilin kullanabileceği bir araç olması gibi. Ve siz elbette bıçakları ortadan kaldırarak katilleri yok edebileceğinize inanmıyorsunuz... Bakın; tüm dünyada sermaye sahibi büyük para babalarının hepsini ortadan kaldırın, ama sermayeyi yok etmeyin. Hemen ertesi gün sermaye, başka ellere geçerek, yeni mülk sahipleri kanalıyla zorbalığını uygulamaya devam edecektir.
Sayfa 50 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yeni Türk alfabesi, Türk fonetiğinin özellikleri iyice düşünülerek hazırlanmıştır ve bugünkü Türk alfabesi sayesinde Türkçe, imla sorunu en az olan dillerdendir. Lâtin harflerinin kabulünde rol oynayan bir neden de bölgesel ağız farklılıklarını kaldırmaktı. Arap alfabesi, yapısı gereği belirgin bir Türk ağzının tutunmasına imkan vermez, oysa dilimizin ses yapısını karşılayan bir alfabe hem bu farklılığı azaltır, hem de bölgelerarası deyim ve kelime alışverişini artırmaya yardım eder.
Sayfa 109Kitabı okudu
496 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.