"Senin aksine ise benim yaşamdan hiç bir arzum yok. Ya da yarından, gelecek olan yeni günlerden, uzun yıllardan. Kısacası senin gibi, yaşamdan hiçbir beklentim olmadı."
"Hiç mi?" Diye sordum kaşlarım şaşkınlıkla yay gibi havaya kalkarken.
Cevapladı. Netti. "Hiç."
"İyi ama herkes yaşamdan bir şeyler bekler. İyi bir iş, sıcak bir ev, rahat bir yatak, mutlu bir evlilik, güzel bir sevgili, kariyer, para, ne bileyim belki de karnını doyuracak bir lokma şekerli ekmek. Ama herkes bir şeyler ister."
"Yanılıyorsunuz, Hanımefendi. Hem de çok. İstemek ile yaşamdan bir şeyler ummak çok farklı şeylerdir. Eğer kastettiğiniz şey buysa, herkes bir şeyler ister. Mesele bir zeytin tanesi." Dedi çatalının ucuna taktığı zeytini havaya kaldırırken. "Bunu herkes ister. Çünkü yaşamak için gereklidir. Ama yaşamak için istemekle, yaşamdan istemek farklıdır. Bazı insanların kalpleri zaten ölmüştür. Renkli elbiseler giyerek etrafta geziniyor olmaları sizi aldatmasın."