Seni düşünürken; ben, ben değilim
Bambaşka bir âlemde ruhum
Öyle perişan bakma gözlerime
Biter, mahvolurum
Karanlıklar içinde bir yıldız gibi
Bakışların alev alev, ışık ışık
Sen baktıkça her şey güzeldir
Her yer aydınlık
Bakışlarından bir şey umar, bir şey beklerim
Sen baktıkça bana öyle
Yanar, tutuşur gözbebeklerim
Güneşler doğmasın, dünyalar dursun
Yeter, bakma artık gözlerime
Kanlım olursun
İdam mahkûmunun biri ölümünden bir kaç saat önce ,yüksek bir dağın tepesinde,ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşanası gerekse,çevresindeyse uçurumlar,okyanuslar,sonsuz karanlık,fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa,yine de o bir avuç yerde ömrü boyunca,binlerce yıl,sonsuza dek yaşamanın,o anda ölmeye yeğleyeceğini söylemiş.Yeter ki yaşasın!!Yalnızca yaşasın!! Aman tanrım bu nasıl bir gerçek böyle!bu nasıl bir gerçek!insan ne alçak bir yaratıkmış…”Bunun için insana alçak diyen de alçaktır!!”
Abdullah ibni Mes’ûd (radiyallahu anh ), “Kulun, (Allah’ı ve Resûl’ünü sevip sevmediğini merak ediyorsa) yalnızca Kur’ân üzerinden muhasebe yapması yeter. Kur’ân’ı seviyorsa Allah’ı ve Resûl’ünü de seviyordur.” derdi.