Cemal Oğuz Öcal (1913-1971), İstanbul Erkek Öğretmen Okulunu bitirir (1935). Öğretmenlik yapar. Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümüne girer. 3 Mayıs 1944 Turancılık olaylarında Serdengeçti ile birlikte tutuklanır; okuldan kaydı silinir. Berat edince 1947'de öğretmenliğe döner. Heceyle milli, hamasi şiirler yazar. Serdengeçti ile önceden
"Ne biri ne öteki. Siz bu mektubu aldığınızda ve Tarbes'a yolladığım Kont Morangy cevabımı aldığında, ben her ikinizden de uzakta olacağım. Gitmiş, sonsuza kadar gitmiş olacağım ve siz de, o da beni geri dönüşü olmayan bir şekilde kaybetmiş olacaksınız. Bana bir isim, bir mevki, bir servet teklif ediyorsunuz; zannediyorsunuz ki bir
Sayfa 52 - 53-54- Can Yayınları -Klasik-Kitabı okudu
Reklam
Yeryüzünde her şey sürekli bir akış halindedir. Hiçbir şey aynı ve bir biçimde kalmaz ve dışımızdaki şeylere bağlanan duygulanımlarımız mecburen onlar gibi geçer ve değişir. Her zaman ya ardımızda kalan ya da önümüzde olan bu duygulanımlar; ya artık olmayan bir geçmişi amınsatır ya da hiç olmayacak bir geleceği bildirir; gönlün bağlanabileceği sağlam bir şey yok bunlarda. Hem, şu dünyada hiçbir zevk yoktur ki geçici olmasın, sürekli mutluluğun var olduğundan kuşkuluyum. Zevkin doruğundayken bile yüreğimizin bize gerçekten, “Bu anın sürekli olmasını isterim,” dediği anlar çok nadirdir; öncesinin özlemi ve sonrasının arzusuyla yüreğimizi endişe içerisinde ve bomboş bırakan geçici bir hale nasıl mutluluk diyebiliriz? Ama ruhumun, geçmişi amınsamaya veya geleceğe uzanmaya gereksinim duymadan bütünüyle dayanabileceği ve tüm varlığını orada yoğunlaştırabileceği, zamanın önemini yitirdiği, şimdiki zamanın akıp gitmekte olduğunu hiç belli etmeksizin hep sürdüğü varlığımızı hissetmenin dışında hiçbir yoksunluk veya neşe, zevk veya acı, arzu veya korku duymadan sürüp gittiği, bu duygunun bütün benliğimizi doldurduğu bir hal varsa, bu hal devam ettiği sürece insan kendini mutlu sayabilir; bu mutluluk yaşamın zevklerinde olduğu gibi eksik, zavallı ve göreli bir mutluluk değil, ruhta doldurulması gerekli bir boşluk olduğu duygusu uyandırmayan yeterli, mükemmel ve dolu dolu bir mutluluk olur.
— İnsanları kendilerini öldürmekten alıkoyan şey ne sizce? –dedim. Ne konuştuğumuzu hatırlamak ister gibi dalgın dalgın baktı yüzüme. — Henüz... tam bilmiyorum... iki boş inanç alıkoyuyor sanki, iki şey; yalnızca iki şey; bunlardan biri çok küçük, öbürü çok büyük. Yalnız küçük olan da çok büyük. — Küçüğü ne? — Acı. — Acı mı? Bu olayda bu kadar
dünyaya bir daha gelirsem aklı başında bir insan olacağım akşamları erken uyuyacağım ne işim var öyle meyhanelerde pazarları parklarda gezineceğim karımla ben onu bunu bilmem şunu bilirim şunu söylerim ölmek veya ölmemekte bütün mesele bütün mesele yetişir ki insan ölmesin akşamları uyup sabahları uyansın ve saçları dağılsın rüzgârda yetişir
Sayfa 23
Genç Türkçülere Mektuplar (4) – Nejdet Sançar Genç Türkçüler için büyük bir vazife de çalışkan olmaktır. Hangi öğretim basamağında bulunursa bulunsun, genç Türkçü, sınıfının ön safındakiler arasında yer almaya mecburdur. Tembellik ile Türkçülük, asla bir araya gelemez. Kendisine tembel dedirten genç Türkçü, büyük ülküsünün üzerine gölge düşürmekte
Reklam
66 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.