Korkunç Yıllar, bugün milyonlarca bütçe harcanarak harika bir film çıkarabilecek olmasına rağmen içinde sadece Yahudileri ve Hitler’i değil, Rusya’yı da aldığı için görmezden gelinecek bir kitap. (Bir tane çekildi, kitapla çoğu şeyi alakasız ve çok kötü.) Kırım Tatarları, yıllarca Ruslar tarafından asker olarak, işçi olarak kendi öz topraklarında kullanılmalarına rağmen yine hayvan vagonlarına doldurularak sürülmüş, soykırıma maruz kaldılar. Dağcı’nın haykırışı, tüm kitaplarında özlediği ve o çiçeklerini büyüttüğü Kırım’ı, onların çektiği acıyı duyurmak için.
Baş karakterimiz Tatar bir Sovyet askeri. Türk kimliğinden hiçbir zaman utanmayan ailesinin verdiği bir terbiyeyle yaşıyor ama hayat şartları, savaş öylesine ağır ki. Oradan oraya onun yanında sürüklenirken bir rezalet yerden çıkıp bir başkasına geçerken içinizin yanmasına engel olamıyorsunuz. Savaşın iki tarafını da okutuyor yazar bize. Başında Sovyet ordusunu okurken diğer tarafta Nazi ordusunun içinde buluyorsunuz kendinizi. Dakika başında ölen insanları arka planda görüyormuşsunuz gibi bir hissiyat veriyor kitap. Bu savaşta mağdur olan herkese selam veriyor Dağcı, saygı duruşu aslında bu onun gözünde. Bir yanda bir Yahudi varken diğer tarafta Azerbaycanlı birini görüyorsunuz. Ne diyelim, baht utansın.