Yılmaz Pütün İstanbul'a gelince beni buldu. Pek tanıdığı yoktu, Uzun süre benimle kaldı. Yemeklerimizi, çoraplarımızı paylaştık. Öykü yazıyordu. Arkadaşlarımla tanıştırdım onu.
Günün birinde, “Ben oyuncu oluyorum, bir filmde oynayacağım” dedi.
“Ulan, senden oyuncu mu olur!” diye güldük.
Sadece oyuncu değil, gerçek bir sinemacı oldu.
Yılmaz Güney oldu.