Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Akşam mı oldu? Sahi gidecek misin? Nereye? Biraz daha kal." "Peki, peki git öyleyse. Hayır, darılmadım. Hayır, sana kızmıyorum. Bütün kızgınlığım bu vakitsiz gelen ayrılık saatine, bu pis, bu manasız akşamüzerine." "Haydi git. Fakat unutma, yine seninleyim."
Enteresan bir oyun...
İki bilim adamı, bir araştırma için Kuzey kutbuna gittiler. Hem de bir günün tam 3 ay sürdüğü bir zamanda gittiler. Akşam oldu, sabah oldu kavramının olmadığı bir yerdir kuzey Kutbu. Her zaman gündüzdü. Saat olmazsa akşam yemeğini kaçırabilirdin yani. Gün boyu çalışan iki araştırmacı, saate göre akşam olduğunda araçlarımı üssüne geri döndü.
Reklam
MUHAMMED FAZIL PAŞANIN BAĞDAD'DAKİ HAYATI VE HAYVANLARA MERAKI Babam, pek az zamanda bir çok dostlar edinmiş, tevazu, güzel ahlaki, cömertliği ve mertliği ile kendini herkese, her millete sevdirmişti. Hele zeki Araplar onun ne cevher olduğunu çabuk anlamışlardı. Meraklı olduğu bir çok hayvanları toplamış, at ve kısraktan başlayarak bir
“Peki Zorba, ya Nusa ne oldu?” Zorba ileri, denize doğru karşılık verdi: “Bir akşam eve dönünce onu bulamadım. Kaçmıştı. O günlerde köyden genç, güzel bir asker geçmişti, onunla kaçtı. Gidiş o gidiş! Kalbim bölündü, iki parça oldu, fakat namussuz kalp, yine yapıştı. Bilmem göründü mü? Kırmızı, sarı, siyah yamalarla yamanmış, binlerce ekli ve yamaları kalın sicimle dikildiği için en büyük fırtınalarda bile yırtılmayan bazı gemi yelkenleri vardır. Benim kalbim de öyle işte! Binlerce delikli, binlerce yamalı, ama korkusuz.” “Peki, Nusa’ya kızmadın mı Zorba?” “Neden kızayım? Sen ne dersen de, kadın başka şeydir patron, insan değil, başka bir şey. Neden kızayım? Kadın anlaşılmaz bir şeydir ve gerek uygarlığın, gerekse dinin bütün yasaları yanılmaktadır kadın konusunda. Böyle davranıyorlar patron! Eğer yasa koymak benim elimden gelseydi, erkek için başka, kadın için başka yasa koyardım. Erkek için on, yüz, bin yasa; ne de olsa erkektir, kaldırır. Ama kadına hiç! Çünkü, sana kaç kere söyleyeceğim patron? Kadının şerefine! Tanrı biz erkeklere de akıl versin!”
7. Bölüm sonuKitabı okuyor
Altta anlatılan olay, Zülfü Livaneli'nin Serenat Kitabında da geçmektedir
II. Dünya Savaşı'nda, Alınanya'nın işgal ettiği ülkelerdeki Museviler ya öldürülüyor ya da kaçıyorlardı. Yine böyle kaçmak zorunda kalan, Romanya Musevilerinden aşağı yukarı 800 kişilik bir grup, "Struma" adlı küçük bir vapurla İstanbul limanına gelmişti. Bu vapuru, Alınanlardan korktukları için hiçbir ülke kabul etmiyor, bize
Sayfa 112 - Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı: İstanbul, Temmuz 2018Kitabı okudu
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT 1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir. Çakır Ağa, İsa
Reklam
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT Olay Örgüsü 1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Güneşten ağır ağır gölgeye geçilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz Bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece Haliç' in kirli sularına bakarken anladı ki aslında hep öyle sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı zaten tümüyle bir yanılgıymış.
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.