Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SAYGI VE ŞEREFİNİZİ ARTTIRMAK İÇİN YOKLUĞU KULLANIN
HÜKÜM Çok fazla dolaşım fiyatları düşürür: ne kadar fazla görülür ve hakkınızda çok şey duyulursa o kadar sıradan görünürsünüz. Eğer şu anda bir grup içinde kendinize belirli bir yer edindiyseniz, geçici bir süre onlara katılmamanız, hakkınızda daha fazla konuşulmasını, hatta size daha fazla hayranlık duyulmasını sağlar. ne zaman gitmeniz gerektiğini öğrenmelisiniz. Kıtlık yaratarak değeri yükseltin. İMAJ:Güneş yalnızca yokluğuyla takdir edilir. Yağmurlu günler ne kadar uzun sürerse güneş o kadar istenir. Ama çok sıcak günlerde güneş bunaltır. Kendinizi gizli tutmayı öğrenin ve insanların dönüşünüzü istemelerini sağlayın. OTORİTE: Saygı uyandırmak için yokluk yaratın. Eğer varlık şöhreti azaltıyorsa yokluk arttırır. Yokken bir aslan gibi saygı gören bir adam varken sıradan ve gülünç bir hale gelir. Yetenekler eğer onlara çok fazla alışırsak pırıltılarını kaybeder, çünkü zihnin dış kabuğu içindeki zengin özden daha kolay görülür. Önden gelen bir dahi bile emekliliği kullanır, böylece insanlar ona hayranlık duyar ve yokluğuyla uyanan istek, saygı uyandırır. Baltasar Gracian, 1601-1658 Bir adam Derviş'e şöyle dedi: ''Neden seni daha sık görmüyorum?'' Derviş cevap verdi. ''Çünkü 'Neden beni görmeye gelmiyorsun? sözlerinin 'Neden geldin yine?' sözlerinden daha güzel olduğunu düşünüyorum.'' Molla Jami, İdris Şah'ın Rüya Karavanı'ndan alıntı, 1968
779 syf.
10/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Detaylı bir Makale
Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın onunla ben hep sevişecek gibi baktık birbirimize. bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık .(Münacaat’tan… İsmet Özel) “İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201225bin okunma
Reklam
Oda bişey mi şimdi bakan bulamıyoruz.
Yokluk, adam yokluğu, Mustafa Bey! Altmış üç ile vali bulamıyoruz! derdi.
Her insan, bir sürü küçük olasılığın kesişme noktasında hayat buluyor ve dünyaya geliyordu. Bunun, başlı başına bir şans olduğunu düşündü yaşlı adam. Öyle ya... Yoktan var oluyordunuz birdenbire. Ancak bir kere var olduktan sonra, yokluğu yaşayamadığınız için, var olmanın değerini kavramak güç olabiliyordu kimi zaman. Belki de en iyi kavrayışa, yokluğa yeniden yaklaşırken ulaşıyordunuz. İki yokluk arasındaki bir çizgiydi yaşam ve en temel mutluluk, bu çizginin üzerinde olabilmekti galiba.
Sayfa 58 - OYUNKitabı okudu
195 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1950'lerde Orta Çağ'ı Yaşamak...
Orta Çağ köylüsünü mü, 1950’lerin Türk köylüsü ve köy yaşantısını mı okudum emin değilim. İnsan şaşıp kalıyor, nasıl yani, nasıl bu kadar kötü şartlar olabilir diyor. Eh şehirli için pek anormal bir yorum değil elbet. Annemiz babamız, onların anne ve babaları zaten bu yokluğu bir şekilde görmüştür. Yokluk derken, gerçekten yokluk. Köy
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,199 okunma
Yokluk, adam yokluğu, Mustafa Bey! Altmış üç ile vali bulamıyoruz.
Sayfa 75 - LiteratürKitabı okudu
Reklam
327 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabımız 11 bölümden oluşmaktadır (Kitabın başında yer alan takriz, önsözler ve sonda yer alan bibliyografya hariç). 1. BÖLÜM: CİHAT Bu bölümde yazar, İslam ve şanlı Osmanlımızda çok büyük öneme sahip olan ‘’cihat’’ kavramının kutsiyetinden bahsetmiştir. Cihat kavramının farklı anlamlarına yer vermiş. Ayrıca ayetlerle birlikte örnekler
Haçlı Gururunun Ezildiği Yer - Çanakkale
Haçlı Gururunun Ezildiği Yer - ÇanakkaleAbdullah Uçar · Kendi Yayını · 201044 okunma
" “Sana değil adam, ben o şehre inanmıyorum o şehirde yaşayanlara da” dedi yaşlı kadın. “Orda olan her şeyden bahsettin... Olmayan hiçbir şey yok, dedin. O Padişah, yokluğu ne bilir, adam? O insanlar, bizim gibi kötürüm karı-kocanın, şu dünyada tek varlığının evlatları olduğunu nasıl bilir? Kıtlık görmemiş, yokluk bilmemiş adamlar, Topal Ahbar'ın, Kötürüm Saba'nın halini ne anlar?” "
Sayfa 171 - Yakın Plan YayınlarıKitabı okudu
Bir Sallantı Bedenime
“Sefil bir çığlıkla ne yapılabilir ki? Ben niye yazdıklarımı aynaya tutup tersinden kendi içime bakıyorum ki? Kime sorduysam seni yok, beni yok, onu yok dedi. Ama varlık kırmızı bir ilaç gibi boğazımdan aşağı düşerken boynuma sarılı ilmik onun aşağı düşmesini engelleyen boyunsuz bir mezar taşı gibi. Niye diye sorduğum her şeyin cevabı varsa eğer niye sorayım ki, cevapsızlığın içinden geçen yolun keyfine eremeyeceksem. Yaprakları bile sarmak gerekiyorsa, matematik bir yokluk bulmalı bedenim başımın içine. Gidip bir hayale yalnızlık kiraladım ben de. Kırkçatallı gökyüzü ve ince menevişli kibar takım yıldızları bana bir gece balosu yaptılar. Uydular bana çok uydular, uygun adım uygun bir yerler aradık seyre dalmak için. Yıldız savaşçılarını izleyen gök ahalisi çok gülüyordu, orada komik bir filmmiş savaş filmleri. Kahkahaları yıldızlara çarpıyordu. Yol uzundu, yorulmuştum ama tüm mesele de yoldu, gittiğim yer değil, gitmenin kendisiydi. Parçalarım sızlamıştı, kopacak gibiydim, söyleyecek lafım kalmamıştı, belagat satan bir adam vardı, onu arıyordum. Yokluğu heyecan vermişti, heyecanla sözü takas edecektim. Bulamadım, ip buldum, bir de at kestanesi ağacı, bir de sallantı bedenime…”
63 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.