Goethe’nin Çeviri üzerine A’dan Z’ye söyledikleri…
Goethe der ki; “Aslında altını çizdiğimiz cümleler, bize en uygun hitap eden sözler değil midir?”.. (Bu kitapta A’dan Z’ye sıralı bir şekilde Goethe’nin eserlerinden alınmış bütün sözleri bulabilirsiniz. İlgimi en çok çekenler ise, şüphesin onun “ÇEVİRİ” konusuna dair söylemiş olduğu sözleriydi:) 1. “Çeviride, çevirilmesi imkansızın sonuna kadar dayanmalı; işte ancak o zaman bir yabancı milletin ve yabancı dilin farkına varılmış olunur”. 2. “Çeviride ne olursa olsun, yabancı dille doğrudan doğruya savaşa girmeye kalkmamalı. Çevirilemeze kadar dayanıp, bunun karşısında saygı duymalı, çünkü her bir dilin değeri ve karakteri işte oradadır”. 3. “Bir milletin yabancı eserleri kendi diline çevirmesi, onun en önemli kültür adımıdır”. 4. “İki çeviri ilkesi vardır: Biri ister ki, yabancı bir milletin yazarı bize getirilsin; o kadar ki onu bizimkiymiş gibi görebilelim. Buna karşılık öteki bizden yabancıya doğru yol almamızı ve onun şartlarına, dil tarzına, özelliklerine alışmamızı ister”. 5. “Çeviricilere, bize o hazineleri günlük çevremize taşıyan aracılar oldukları için ne kadar saygı duymalıyız. Çünkü o şeylere yabancı, tuhaf hayaller olarak hayret etmiyor, onlardan evimizin ekmeği gibi yararlanıp tat alıyoruz”. 6. “Çeviricileri, meslekten çöpçatanlar olarak görmeliyiz; yarı peçeli bir güzeli bize son derece sevimli diye överler ve orijinale karşı önüne geçilmez bir eğilim uyandırırlar”...
Sayfa 108Kitabı okudu
“Şükür ki insandan insana fark var.”
İyi ki üzerine titrediğimiz bir vatanımız ve kalpten kalbe giden bir yol var.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Ulemâ & Akademisyenler!..
İlga edilen medreseler yerine kurulan ilahiyat fakültelerinin ümmetin hayatında ancak üçüncü ya da dördüncü derecede önem arz eden konuları müzakere etmesi, onlar üzerine tezler hazırlaması, İslâmî eğitimin siyasî ve ictimâî alanı bütünüyle terk etmesine yol açtı. Ulemânın medreseye çekilmesi ile ortaya çıkan boşluğu; İslâmı yaşanan bir din olmaktan ziyade üzerinde konuşulan siyasî bir tasavvur olarak gören, sosyal bilimler okuyup ilmihâl düzeyindeki malumatla İslâm'a dair katî hükümler serdeden İslâmcılar taifesi doldurmaya çalıştı. Aşırı tedbirin İslâm'ı anlama ve yaşamalarını olumsuz yönde etkilediği akademisyenler, Mekke'deki emperyalist yapıya meydan okuyan kitabı, 28 Şubat sürecinde kısık sesle okudu. Ebû Hanîfe'yi eleştirirken aslan görüntüsü verenler, süreç içinde başörtüsü mağduru kız öğrencileri teskin etmekle meşguldü. Evet, süreç İslâm'a yönelikti; fakat ilahiyatçılar ortak bir deklarasyon düzeyinde dahi bir tepki gösteremedi. Somali'de insanlar açlıktan ölürken ya da Arakanda ve Suriyede katliam yaşanırken, ekran ekran dolaşıp imsak ve benzeri mevzularda mülahazalar serdeden muhalif ilahiyatçılar bu süreçte ortalıkta yoktu. Meşhur televizyon vaizi ile farklı açılardan aynı kareye giren akademisyenlerin tez, makale, tebliğ ya da konuşmalarının yüzde kaçı ümmetin gerçek gündemiyle alakalıdır? Ulemâ ile akademisyenler arasındaki en temel fark işte burada zahir olmaktadır. İlki, bütün ilmî ve fikri istidadını ümmetin ihtiyacı çerçevesinde bezletmiş; ikincisi ise ısmarlama gündemlerle meşgul olmuştur.
Sayfa 222Kitabı okudu
Doğru yol gergin bir ip boyunca gider ; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürümek değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.
Ne güzel soru ,
Kulak medeniyeti idik, göz uygarlığı olduk. Göz yol göstericidir ; kulak yol buldurucudur. diyor Hz. Mevlânâ. Bunun için mi düşünemiyor, yeni şeyler söyleyemiyoruz?
Sayfa 92
Bu düşünceli haline Eşi de katkı verirse, Adam Filozof olacak. yorumda
***** Erkeklerin çoğu, ancak başka çıkar yol yoksa evliliğe boyun eğecek ve “ömrünün geri kalanında bunu neden yaptığını düşünecektir.” *****
Sayfa 78 - SAYKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.