Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neden seni bir çiğ damlası gibi böylesine titrek, böylesine hassas görmeliyim? oysa yorgun kalbim üşürken, şimdi donuk gözlerim acıyı taşıyor.. Sen,hayran olduğum düşsel kadın, bir buz dağı gibi olan kalbin bütün insanlara acı çektirmek için mi böyle, yoksa sadece senin için yaşayanlara mı? Eskiden yaşamayı yürekten severdim, birçokları gibi fırtınalı yaşadım ve şimdi benim için artık hiçbir şey önemli değil, çünkü hayatımı bir bardak su gibi çalkaladın. Günlerim öyle yavaş, öyle sessiz geçiyor ki, sevgilim, ve sen çok uzaklardasın, bir o kadar da yakında, kalbimin yanında, duygularımın derinliğinde. seni tekrar görmeyi, sesini duymayı öyle çok istiyorum ki. ama hiçbir şey değişmeyecek; benden öyle uzaksın ki. 'RATKO' LEYLA için...
YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem
Reklam
"Her şey tamam artık. Ben yolu tarif ettim, sıra sende. Hoyratlığı olur aşkın, savurur seni yürekten yüreğe. Sen yeter ki iste, ben hazırım senden gelen tüm deliliklere. Korkma… Durma… At kendini yüreğime. Soran olursa aşk itti dersin..."
Sen acıyla çalkalanan bir yürekten başka bir şey değilsin.
Yürümeye başladık. Yüzünden bir sevinç çığlığı koptu, her bir yanı aydınlığa battı. Ben ben oldum olası böylesi ta yürekten, can evinden gülen, yanındakini de kendi sevincinin içine alıp yoğuran, sevinçten çılgına döndüren böyle tatlı bir insan görmedim, içime aydınlık doğdu, yüreğim pır pır etti. Şu İstanbul'un kirinden pasından, göz oynayan kıskançlığından, kötülüğünden sıyrıldım, yeni başka bir güne doğdum. Sen sağ olasın, var olasın, dünyalar durdukça şu alçakgönüllü, ta can evinden, tekmil damarlardan çekilip gelen gülüşünle durasın. Böyle gülen adamların dişleri de pırıl pırıl, apak, inci gibi olur, hikmeti hüda.
Namusla ilgili en çok baskı uygulayanlar, hep en namussuz­lardan çıkıyor. Kendileri dışındaki herkes sinsin, korksun, ezilsin ki, etraf bomboş, tam da dilediğince cirit atabile­cekleri hale gelsin istiyorlar. 1 O yaşındaki kızlarla evlenmek isteyen adamlar, kendi torununun, yeğeninin memelerine, kalçalarına, bacaklarına bakan sapıklar, cinsel ilişki deyin­ce ırza geçmeyi anlayanlar, namustan, ahlaktan bahsetmeye doyamıyor. Bu "dede" torununu, torunu yaşındaki başka bir kızı kadın olarak, yatağa atılacak, üstüne çıkılacak, içine boşalınacak bir "şey" olarak görüyor. O sebepten açık giyinmesini is­temiyor. Başka herifler de öyle düşünecek kendi "torunu" hakkında, güya onu engellemeye çalışıyor. Adamın sapık­lığına engel olmak için yine kadın vazgeçecek özgürlüğün­den. 1 O yaşındaki kız, dedesi yaşındaki adamlardan ve hatta öz dedesinden, öz amcasından kat kat giyinerek koruyacak kendini. Adam kendinden utanmıyor, muhtemelen bunun utanılacak bir durum olduğunun farkında bile değil; gelininden karısından, torunundan da utanmıyor ki onları da fikrine önem verilecek birileri olarak görmüyor zaten- açık açık söylüyor. Biri çıkıp sen 1 O yaşındaki kıza ne gözle ba­kıyorsun diye hesap sorsa, muhakkak yürekten inandığı bir açıklama yapar diye düşünüyorum. Kendi nefsine hakim olabilmek için çocuktan sorumluluk bekliyor.
Reklam
Yalnızlığına kaç, dostum! Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum. Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya. O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya: sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne. Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.