Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ekonomi denen zincir kırılmadıkça 55 yaş üstü her insan köle gibi çalışmaya devam edecek. Yıllarca devlete görevini yerine getiren her vatandaş yine yine 20 yaşındaki gibi dolu dizgin çalışmak zorunda kalacak. Sonra bu Z kuşağı adıni verdiğiniz diğer zincirde bu amcaların kural ve tabularına takılıp bir ömür boyu kendi yolunu bulmakla uğraşacak. Çünkü sadece dedelerimiz ve amacalarımız bu hayatın süper kahramanları onlara biat etmek zorundayız (!).
Çaresizlik ne alaka yaw
Birini ya da bir şeyi sevmek, değer vermek, onu her şeyiyle sevmek demektir çoğu zaman. Ne olduğunu, ne olacağını, sınırlarını bilip, hatalarıyla, eksikleriyle, yanlışlarıyla ve sebep olduğu üzüntülerle kabul etmek demektir. Hiç kıvırmasak mı? Kıvırmadan söyleyelim evet, gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir. Bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan seviyorsundur. Vizontele filminin meşhur bir sahnesi var ya hani. "İnsan memleketini neden sever?" diye sorar Belediye Başkanı ve cevabı da yine kendi verir; "Başka çaresi yoktur da ondan sever!"
Reklam
Neden böyle yaparız ki hep
Sarıldığımız yerlerimizden iyice yaktık birbirimizin canını...
birbirlerinin en çok canını yakanlar birbirlerine denk insanlardır.
"Korkuyorum!" "Neden?" "Beni çok üzeceksin!" O an bağırmak, sakın korkma demek istedim. Korkma, ben seni hiç üzmem... Diyemedim. Yaralarını görmüştüm çünkü. Belki de daha ilk günden yaralarımızla eşitlenmiştik birbirimize. Bizi birbirimize çeken benzer yaralar ağzımıza sıçacaktı. Herkes iyi bilir birbirlerinin en çok canını yakanlar birbirlerine denk insanlardır.
Ne olanları değiştirebilirim, ne de ömrüm boyunca seni anımsayıp üzülebilirim.
Zaten güçlükle üstesinden geliyorum yaşamak ağrısının...
Reklam
Daima, kalbimin en ama en güzel yerinde...
Babalarını kalplerinin cennetinde saklayan (Soma'lı) çocuklara...
Bizler, "tarih duyusu"na sahip insanlar: erdemlerimiz var bizim, tartışmasız, - iddia sız, bencillikten uzak, mütevazı; mertiz, kendimizi aştık, öz veriliyiz, çok müteşekkiriz, çok sabırlıyız, çok hatırşinasız: - tüm bunlarla belki de çok "zevk sahibi" değiliz. Sonunda teslim edelim: Biz "tarih duyusu"na sahip insanların en zor kavradığı, hissettiği, tadını aldığı, sevdiği şey, özellikle her kültürün ve sanatın kusursuz ve en son olgunlaşmış yanı dır, yapıtların ve insanların asıl seçkin yönüdür, çarşaf gibi denizi andırdıkları ve sütliman bir kendine yeterlilik içinde oldukları andır, tamama ermiş tüm şeylerin altın ve soğuk görüntüsüdür. Belki de bizim büyük tarih duyusu erdemi miz i y i beğeniyle en azından en iyi beğeniyle zorunlu bir karşıtlık içindedir ve biz, insan yaşamının, zaman zaman pı rıldayan küçük, kısa ve en üstün mutluluk durumlarım ve nurlanmalarım kendi içimizde ancak zorlamayla taklit ede biliriz: büyük bir gücün ölçüsüz ve sınırsız olanın karşısında gönüllü olarak durduğu o anlar ve mucizeler - bir ince zevk bolluğunun, ansızın boyun eğme ve taş kesilme anında, hala titreyen bir zeminde sabit durarak ve kendini-sabitleyerek yaşandığı yerde. Ö l ç ü bize yabancıdır, itiraf edelim bunu kendimize; duyduğumuz heyecan özellikle sonsuzdan, ölçü süzden duyulan heyecandır. İleriye doğru soluyan bir bey girin üstündeki binici gibi, sonsuzun karşısında bırakıyoruz dizginleri, biz modern insanlar, biz yarı barbarlar - ve ancak orada k e n d i mutluluğumuzu yaşarız, aynı zamanda en çok - t e h l i k e d e o l d u ğ u m u z yerde.
Sayfa 151
104 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Kendi yalnızlığı ile başa çıkamayan biri yaşamla nasıl başa çıksın ki? T.Z. . Âdem Bey, altı yıl önce eşini yitirmiş, kızı ise yurt dışında biriyle evlenip ilişkisini kesmiştir. Bir okulda profesör olan Âdem, yalnızlığı öyle duyumsar ki elle tutulacaktır neredeyse. Yaşlılığın da vermiş olduğu çeşitli sayrılıklar nedeniyle iyice kendini salar. Ta ki bir gün deniz kıyısındaki İsa ile tanışana dek. . Biraz da olsa yalnızlığını alabilecek biri diye düşünür Âdem. Sonraki günlerde iletişimi ilerletirler. O da yalnızdır ancak İsa, elindekilerin tadını çıkarmaya odaklanmıştır Adem'in tersine. Bir bakıma bu iki zıt durum ikisini birbirine çeker. . Ara ara günlük de yazar ki doktoru iyi geleceğini söylemiştir. Bu çökkünlükten kurtulmak için bir yol vardır kendince ama yapmaya yüreği yetmez. O anda yaşama güdüsü ağır basar. . Âdem ile İsa bir gün yakınlardaki bir otele giderler. Orman içinde bir yerdir burası. Odasından çıkıp İsa'nın kapısına geldiğinde istemeden de olsa İsa'nın konuşmasını duyar. Sonra işin rengi değişir. Bu kez açıkça konuşurlar. İsa'dan istediğini bakalım İsa yapabilecek midir? . Bunalımlı yılların yükünü daha fazla çekmek istemez ikisi de. Kısa bir öz geçmiş aktarımından sonra tek çıkar yolu nasıl deneyeceklerini konuşurlar. Ama bu işin içinde ters giden başka bir gizem vardır. . Sonu ters köşe yapan bir yalnızlık dramı. Kısa novella türündeki betik, okurken bazı sorgulamaları da yapmanıza neden oluyor. Yalnızlığa bakış ile yalnızlığı yaşamak apayrı iki durumdur. Bakalım okurken sizdeki yansıması nasıl olacak. . Betikle esen kalın.
Yalnızlığın Yansıması
Yalnızlığın YansımasıFikret Dağlı · Salon Yayınları · 202421 okunma
Berâ bin Azib radıyallahu anh şöyle dedi: "Nebi sallallahu aleyhi ve sellemi yatsı namazında "ve't-tini ve'z-zeytuni" sûresini okurken dinledim. Ben ondan daha güzel sesli birini duymadım." Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.
Reklam
Şiirin vücut bulmuş hali
Parmağının her boğumunda boğulurum Her nefesinde hayatı solurum Gözlerinin derinliklerinde kaybolurum İki dudağının arasında hapsolurum Kaşların hilale benzer Kirpiklerin bir ömürü ezer Gül yüzünde ellerim gezer Kulakların her kelimemi sezer Omuzlarının yüksekliğinden düşerim Boynun cennetten köşe düş yerim Yüz hatların hatta gülüşlerin İşte paha biçilmez bu düş benim Artık şiirime dokunmak istiyorum Her gece şiirimi izliyorum Şiirimi kalbimin derinliklerinde hissediyorum En güzel şiirimsin herkesten gizliyorum Z❤️‍🔥
Gaziantep
G _Özler görmez belki sevgiyi A _llah biliyor nasıl sevdiğimi Z _Aman değil ömür gidiyor burada İ _sminle uyuyup uyanmak Allah'ın emri ise A _llah nasip etsin hepimize N _eler gelip geçiyor farkında değiliz T _emennimiz zaten değilmi kavuşmak E _mrah'ın sözü var zaten P _rensesin gönlüne düştüğünden beri
264 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Korku ve gerilim dendiğinde ilk akla gelen türdür Gotik. Gotik denince benim için akan sular durur. Bu tarzda çok kitap yazıldı, filmlere konu oldu. Özellikle film bittikten sonra etkisinden çıkamayıp gaipten gelen sesler duymaya başlar, yatağın altından tıkırtılar gelir, sanki arkanızda bir hayalet varmış gibi nefesini ensemizde hissederiz. Fakat
Elementaller
ElementallerMichael McDowell · İthaki Yayınları · 20244 okunma
se v m e k k im i z a m a n r e z ilc e k o r k u lu d u r İn sa n b i r a k ş a m ü s t ü a n s ız ın y o ru lu r
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.