Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
„Benim dünyamda ölüm, anneleri, dilencileri veya doksan yaşındaki komşuları berbat bir piyango bileti gibi alıp götüren bir pazarlamacıya, isimsiz ve anlaşılmaz bir güce benzerdi. Ama ölümün insan görünümünde ve kinle zehirlenmiş bir yürekle benim yanımdan geçebileceği düşüncesini kabullenemiyordum; ölüm üniforma ya da bir yağmurluk giyebilir, sinema kuyruğuna girebilir, barlarda gülebilir ya da sabahları Ciudadela Parkı’nda çocuklarını gezintiye çıkarabilir ve „daha sonra, akşamüstü, Montjuic Kalesi zindanlarında ya da Kimsesizler Mezarlığı’nda birilerini isimsiz ve törensiz ortadan kaldırabilirdi. Tüm bunları düşünürken, gerçek olduğunu kabul ettiğim bu kartonpiyer dünyanın, belki de yalnızca bir tiyatro sahnesi olduğu düşüncesine kapıldım. İspanyol trenlerinin varışına çok benzeyen bu çalınmış yıllarda yalnızca bir görev olan çocukluğun ne zaman bittiğinin farkına asla varamazsın.“
#serenad
“Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, Bayraklar ve din görüyorsun!” “Peki, sen ne görüyorsun bakalım?” “İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan..”
Reklam
Kersuzon, gece ne zaman ona bir soru sorsam beni aynı şekilde yanıtlıyordu, bu beni oyalar olmuştu tıpkı bir tik gibi.
Sayfa 43
Tefekkür için durmadan farklı şeyler arıyorsun ve olabildiğince uzaklara bakmaya çalışıyorsun, önünde durduğum halde en son beni görüyorsun. Ve aslında sen, neye nasıl bakman gerektiğini ve nasıl görmen gerektiğini bilmiyorsun. Oysa sen Allah'ın yaratmış olduğu kulları her gün görüyorsun ve O'nun yaratmış olduğu nimetleri her gün yiyorsun, buna rağmen Rabbinin yarattıkları üzerinde tefekkür edip de O'nu tanımak için, hâlâ özel bir zaman ve özel bir mekân mı arıyorsun? Sen, o özel zamanın ve mekânın içindesin... Ve sen daha farklı bakmalısın yaratılanlara... Bir insan vardır ki baktığında ağaca, görür sadece ondaki güzelliği, Allah'ın onu ne kadar güzel yarattığını anlar ve O'nu tesbih eder. Bir insan da vardır ki baktığında ağaca, görür ondaki yaprağın en uç noktasına su taşıyan odun kanallarını, besin kanallarını. Ve o yapraktaki her bir hücreyi, onda gerçekleşen kimyasal olayları görür. Biri Allahı bu bakışlarla tanısa da eksik tanırken, diğeri sadece bilimsel olarak bakar ve yetinir. Oysa senin bakışların bu ikisinin gördüğünü görmeli, eksiksiz bakan, eksiksiz tanır. Sen bütün kâinatı tanımalısın ki bütün kâinat sana Rabbini tanıtsın."
Sayfa 31 - Beka YayınlarıKitabı okuyor
Enteresan bir oyun...
İki bilim adamı, bir araştırma için Kuzey kutbuna gittiler. Hem de bir günün tam 3 ay sürdüğü bir zamanda gittiler. Akşam oldu, sabah oldu kavramının olmadığı bir yerdir kuzey Kutbu. Her zaman gündüzdü. Saat olmazsa akşam yemeğini kaçırabilirdin yani. Gün boyu çalışan iki araştırmacı, saate göre akşam olduğunda araçlarımı üssüne geri döndü.
"İnsanların ne zaman doğduğu değil, nerede doğduğu önemli."
Reklam
Çok yakından tanıdığımız insanlar, ne zaman bu kadar yabancı olurlardı?
"Ama neden onları çabucak, hemen şimdi öldürmüyoruz? Bunlar baş belası, üstelik bizim de acelemiz var. Akşam yaklaşıyor, gitmemiz lazım." "Emirler, dedi üçüncü bir ses derin bir hırıltıyla. "Buçukluklar HARÎÇ hepsini öldürün; onlar en kısa zamanda CANLI olarak getirileceklerdir. Bana verilen emirler bunlar." "Neden
“Her zaman böyle şüpheci misin?” “Ne diyebilirim?”Avuçlarını açtı.”Dünya çirkin bir yer.Biz de dünyada yaşamak zorundayız.”
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.