“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu..”
Orhan Pamuk’un bende yeri bambaşkadır çünkü ilk kitap tutkunluğum onunla başladı. Onun eseri, kalemi, beni kitaba çekmesi.. Hepsinin duygusu tarifsiz.
Birçok yerde gördüğüm Masumiyet Müzesi’ne en sonunda başladım. Benim için uzun soluklu bir kitap oldu. Okudukça okumak istememe rağmen bitirmem zaman aldı.
Kitabın içeriğini gelecek olursak, kahramanımız Kemal’in derin, tutkulu, takıntılı bir aşkını anlatıyor. Ama sadece bir aşk kitabı gibi görünmesin. İçeriğinde 1970’li dönemin koşulları, namusa bakışları, toplumun ilişkilere bakış açısı, o dönemde var olan kesimlerin düşünceleri.. Geniş bir yelpazede ele alıyor.
Romanda Kemal’in Füsun’a karşı olan sevgisi, aşkı çok başka şekilde ele alınıyor. Bu şekilde bir aşkın imkansızlığını düşünebilirsiniz ama bir süre sonra gerçeklik payına da sığınıyorsunuz.
Çok derin duyguları derin bakış açısıyla ele alıyor. Betimlemesi, olay örgüsü, herbir karenin oluşması bir roman olamayacak kadar gerçekçi.. O an orada olup Kemal’in gözünden yaşıyorsunuz duyguları..
Tabi kitabı uzunca anlatmak isterdim ama bu keyfi okuyarak siz yaşamalısınız. Gerçekten pişman olmayacaksınız. Ama sakin bir kafayla okumalısınız o zaman ne okuduğunuzu anlarsınız.
“Onun için aşk bir insanın uğruna bütün hayatını verebileceği, her şeyi göze alabileceği bir şeydi, evet. Ama hayatta da bir kere olurdu ancak.”
Şimdiden Keyifli Okumalar