Bir apartman demir, çimento, duvarlar,daireler ,balkonlar ve bir isimden mi ibarettir? Ya içinde yaşayanlar...Onların hikâyeleri,onların hayatları her daireyi yuva yapmaz mı, apartmana bir kimlik katmaz mı?Bence her dairenin hikâyesi bir apartmanın kimliğidir.Roman da 70’li yıllardan günümüze İzzet Bey Apartmanı’nda yaşayanların hikâyelerini anlatıyor.1970 ilk,1995 ikinci ve 2020 yılı üçüncü bölüm.Apartmanda yaşayanlar bu yıllarda değisir.O hayatlarda gezer dururuz.Türkiye'nin bu yıllarına ait bir özeti gibidir.70’li yıllarda kentlerde apartman yapımı,İstanbul'a göç,üniversite olayları apartmanda yaşayan babası terzi olan Andreas,Raşit Zeki Bey,Mühendis Ali ve apartman sahibi İzzet Bey üzerinden anlatılır.İzzet Bey’in Atatürk ile bir anısı da vardır.
95 yılında Ahu ve Zafer,Derya ve Deniz ,Sadık Layiç ,eski futbol oyuncusu Muharrem Bey ve eşi Leman Hanım ile Bosna katliamı,başörtüsü yasakları,ölüm oruçları gibi konular işlenir.
2020 yılında apartman sakinleri olan Ömer’in Mustafa,Almira,Volkan’ın geçmişlerini ve salgın, mülteci konularını ve günümüz siyasi gelişmelerini okuruz.
Romanda İzzet Bey'in gençlik notlarıyla Kurtuluş Savaşı ve hemen sonrasına da şahit oluruz ; 65 yılında yapılan apartmanın yani Türkiye'nin temelini okuruz.