Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zikir zakire öyle bir kuvvet verir ki insan daha önce yapılması düşünülemeyecek işleri zikirle, başarır, yapar.
6.cilt
1480.Âişe radıyallâhu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: “Allâhumme innî eûzü bike min şerri mâ amiltü ve min şerri mâ lem a‘mel: Allahım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım işlerin şerrinden sana sığınırım.” Müslim, Zikir 65, 66.Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 32; Nesâî, Sehv 63, İstiâze 58, 59; İbni Mâce, Dua 3. ... Bundan sonra yapacağım işlerin şerrinden sözü daha kapsamlıdır. Bu sözün içine ilk bakışta, insanın o âna kadar yapmadığı, fakat ondan sonra yapabileceği günahlar girmektedir. İnsanın yapabileceği günahlar, yaptıklarından daha çok olabilir. Meselâ günahtan şiddetle sakınan bazı kimselerin bu davranışlarından dolayı gurura kapılıp kendilerini beğenmeleri başlı başına bir günahtır. Âyet-i kerîmede belirtildiği üzere, sadece zulmedenlere erişmekle kalmayan, diğer insanları da perişan edecek olan fitneler vardır [Enfâl sûresi(8), 25] İnsan bu geniş kapsamlı duayı yapmakla, başına gelebilecek sıkıntılardan da Allah’a sığınmış olmaktadır.
Reklam
6.cilt
1478. Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallâhu anh Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e: - Bana bir dua öğret de namazımda okuyayım, dedi. O da şöyle buyurdu: - “Allâhumme innî zalemtü nefsî zulmen kesîran ve lâ yağfirü’z-zünûbe illâ ente, fağfir-lî mağfireten min indik, ve’rhamnî inneke ente’l-gafûru’r-rahîm: Allahım! Ben kendime çok zulmettim.
“Bir kul günah olan ve akrabasıyla darılmasına yol açan birşey istemedikçe, bir de acele etmedikçe, duası mutlaka kabul olunur. Ya Rasûlallah, acele etmek ne demektir? diye sorulunca da şöyle buyurdu: "Çok dua ettim, gerçekten dua ettim de duamın kabul edildiğini görmedim der, dileğinin gecikmesinden dolayı usanır ve duayı terk eder, işte acele etmek budur." (Müslim, Zikir, 92)
Sayfa 582
6.cilt
1474. Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dayanılamayacak dertten, insanı helake götürecek talihsizlikten, başa gelecek fenalıktan ve düşmanı sevindirecek felâketten Allah’a sığınınız.”   Buhârî, Daavât 28, Kader 13; Müslim, Zikir 53.Ayrıca bk. Nesâî, İstiâze 34, 35. Açıklamalar Dayanılamayacak dertler, sabredilemeyecek hastalıklar vardır. Bu dertlerden kurtulmanın bir yolunu bulamayan kimse “Allahım, canımı al da kurtulayım” diye feryada başlar. İnsanın geçimini üstlendiği kişilerin çok olup onları geçindirecek maddî gücünün bulunmaması, sevdiklerinden birinin tedavisi büyük harcamaları gerektirdiği halde çâresiz kalması bu nevi dertlerdendir. İnsanı helake götürecek tâlihsizlikler ile başa gelecek fenalıklar onun canında ve malında görülebileceği gibi aile fertlerine de musallat olabilir. Böylesine ağır sıkıntılar düşmanı sevindiren felâketlerdir. Takdir buyurulan her şeyin güzel olduğu düşüncesiyle bazı zahitler başa gelenlerden dolayı Allah’tan yardım istemeyi uygun görmese bile, Peygamber Efendimiz’in böyle dertlerden Allah’a sığınmayı tavsiye buyurduğunu dikkate alarak, sıkıntıya düşünce Cenâb-ı Hakk’ın yardımını niyaz etmeliyiz. Zira Âlemlerin Rabbi bir kuluna böyle bir dert ve sıkıntı takdir buyursa bile, onun dua edip yalvarması sebebiyle o sıkıntıyı kulundan uzaklaştırabilir.
Namazlardan sonra ciddi bir mazeret bulunmadığı durumlarda, yerinden hemen ayrılmayıp bir süre daha zikir ve tesbihata devam etmek sünnettir. Hz. Peygamber ﷺ, namazların ardından zikir ve duayı teşvik etmiş, bir kişi namaz kıldığı yerden ayrılmadıkça meleklerin ona dua etmeye devam edeceğini haber vermiştir.
Sayfa 21 - Buhari, Salat, 87Kitabı okuyor
Reklam
tefekkür
Tavus'tan rivayet edildi: Havariler Hz. İsadan sordular: - Ey Allah'tan gelen ruh! Bugün yeryüzünde senin gibi var mıdır? İsa (a.s.) cevab olarak buyurdu: - Evet! Kim ki, konuşması zikir, susuşu fikir, bakışı ib- ret ise, o benim gibidir!
Şu hâlde senin kalbin çoraklaşmışsa, bol bol zikir yap! "İyileşinceye kadar tedavi olmayacağım!" diyen hasta gibi olma! Çünkü ona "Tedavi olmadıkça sen iyileşemezsin ki!" denecektir.
Sayfa 20 - Sufi Kitap, Tövbe bahsiKitabı okuyor
Dış dünyamızdaki hayatın, ölüm ve hastalık gibi mukabilini; iç dünyamızda da bilmek durumundayız. Özelliğini kaybetmiş sinirler için nasıl ki fizik terapi gerekiyorsa aynı şekilde de mânevî duyarlılığını kaybetmiş ruhun parçalarına da zikir terapigerekir.
Bu sözlerimi herkese duyurun.! Mahmud Efendi kaddesallahu sirrahu
Birbirimizi zikre teşvik edelim. Ömrümüz akıp gidi- yor, telef oluyor, anlamıyoruz. Yatsıyı kıldıktan sonra yatmalısınız. Uykunuz gelmese de yatın, istirahat etmiş olursunuz, uykunuz geldiğinde de uyursunuz. Teheccü- de kalkarsanız, dayanabildiğiniz kadar namaz ile, zikir ile meşgul olursunuz. Tamamlayamadığınız derslerinizi de gündüz yaparsınız.
Reklam
“Müslüman bir kimse yanında bulunmayan bir müslüman kardeşi için dua ederse, mutlaka melek de ona aynı şeyler sana da verilsin" diye mukabelede bulunur. (Müslim, Zikir, 86)
Sayfa 581
Gerçek odur ki, zikir ile kalb temizlenir, zikr ile ilâhî muhabbet doğar, zikr ile ibadetin lezzeti duyulur. Zikr ile İslâmî âkîde kuvvetlenir. Zikr ile namaza zevk ve şevk duyularak girilir. Zikr ile Şer'i hükümler kolaylık kazanır. Zikr ile taklitçilikten vicdanîliğe geçilir.
Yalnız kalbî (içten) zikir ki, lisanın onda haz ve yeri yoktur. İşte bizim yolumuz, Nakşîlik tarikatına mahsus zikir budur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.