Tess Gerritsen okuyanlar bilir. Asla sıkmaz, yormaz.
Rizzoli & Isles serisi yazarın en iyi kurgulanmış, en sürükleyici kitaplarının bulunduğu seri benim kanaatime göre. Sıra dışı suçlular, garip takıntıları olan seri katillerin evreni adeta. Gerritsen bazen bizi bu evrenden uzaklaştırma isteği duyuyormuşçasına normal (!) suçluların hikayesini anlatır bize. Okuyucuyu adeta tenefüse çıkarır. '' Buz gibi soğuk'' böyle bir tenefüs, mola bizler için.
Serinin ağır ağabeyleri Cerrah, Çırak, İkiz Bedenler, Mefisto kulübü kadar olmasa da sürükleyici ve merak uyandırıcı bir kitaptı.
Bilindik klişeler barındırması beni üzdü aslında. Petrol istasyonundaki yaşlı adamın '' o kasabaya giden geriye dönemedi'' tarzındaki hollywood klişesi kokan cümlesi, şişman ve gözlüklü karakterin ilk zarar gören oluşu, okurken nefret ettiğimiz Jeremiah Goode karakterinin bu kadar basit bir şekilde ölmesi ve ölümünün tüm sorunları ortadan kaldıracak anahtar olduğu izleniminin verilmeye çalışılması ya da başka bir deyişle konunun üzerinin bu şekilde kapatılması kitabın eksi yanlarıydı.
Bunun dışında aşina olduğumuz Tess Gerritsen'di yine. Yormadı, sürükledi, okuttu.