Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğanşahin

Doğanşahin
@dogansahin
Akademisyen
Doktora
Malatya
5 Haziran 1986
45 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
308 syf.
5/10 puan verdi
İnandıramıyor
Sosyal medyada birisinin bu kitabı göklere çıkaran bir anlatısına rast geldiydim. Bu vatandaşa inanıp, birazda etkisi altında kalıp kitabı aldım. Ne yazık ki beklediğim gibi çıkmadı. Günümüz dünyasında, beğenilerin, fikirlerin, kalemlerin satın alınabildiği gerçeğini bir an olsun aklımdan çıkarmış olacağım ki, bir kitaba daha boşuna vakit kaybetmiş oldum. Kitabın hikayesinin inandırıcılığı çok düşük. Mesaj verme gayreti çok yüksek. Çok yapay bir anlatım var ortada. Kumru karakteri, Haydar ve diğerlerini ilk 50 sayfada çözüyorsunuz. Ben kitabı 160. sayfada bıraktım. Gerisini okumaya gerek kalmadan kimin nereye gideceğini, olayın nerede biteceğini tahmin edebiliyorsunuz. Hikaye böyle olunca çok yavan bir tat veriyor. Zaman meselesi de çok iyi kurgulanamamış sanki, Roman içerisinde bir 10 15 yıllık dilimde uçuşuyorsun sanki. Bir sayfada 80'ler tadı alıyorsunuz, diğer sayfada hop 90'lardasınız gibi. Böyle olunca da geriye Tahsin Yücel'in dili kullanımı ve anlatımı kalıyor. O da tatmin etmiyor insanı.
Kumru ile Kumru
Kumru ile KumruTahsin Yücel · Can Yayınları · 20231,482 okunma
Reklam
279 syf.
2/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Çok zorlama kuramlar ile totalitarizmi eleştiren yazılarla dolu. 120. sayfaya kadar ancak dayanabildim. Sürekli kendini tekrar eden düşğnceler var. Kitabın başlığı "Cehenneme övgü" yerine "Bak bunlar hep totalitarizmden ötürü" olsaymış keşke. Örnek vermek gerekirse, insanların gece uyuyor gündüz çalışıyor olması totalitarizmin etkisiymiş. Cinsellik varmış bir de cinsel kimlik varmış, cinsel kimliğe sahip olmak da totalitarizmin etkisiymiş. Seçim yapmamız, aslında totalitaristler istiyormuşa kadar abartılan zorlanan düşünceler var. Hatta bir yerde bir hayvanın cinsel kimlik değiştirebildiği işaret edilerek, insanların ilkelliğinden hayıflanılıyor. Kimliksizlik nasıl arzulanabilir ve tavsiye edilebilir hayretler içinde kalıyorum. Mesele cinsellikle alakalı da değil. Uluslar da olmasın, dil de olmasın diyor adam. Dil düşünceyi esir ediyormuş. Peki nasıl iletişim kuralımmış? Sessizlik sözcüklerden daha kuvvetliymiş. Burada da yazarımız tatlı küçük bir romantik olup çıkıyor. Neyse işte... Bu yukarıda yazdıklarımı okuduktan sonra daha fazla zaman kaybetmemek adına kitabı bırakmaya karar verdim. Gerçi şimdi bazıları, benim totalitarizmin baskısının etkisiyle bu kitabı beğenmediğimi düşünecektir. Yanarım yanarım, kitabın şu pahalı zamanında bu kitaba verdiğm paraya yanarım.
Cehenneme Övgü
Cehenneme ÖvgüGündüz Vassaf · İletişim Yayınları · 20209,9bin okunma
272 syf.
5/10 puan verdi
·
5 günde okudu
"Gevezelik". Bence bu kitavı en iyi tanımlayan şey bu ifadedir. Bir çok yerli yersiz dokunmalar, göndermeler... "Az biraz metinler arasılık katayım, biraz da büyülü gerçeklik güzel durur" gibisinden gayretler... "Şuna da laf atayım, yeri geldi burada felsefe yapayım" gibi gibi gibi... Bir sayfayı okuyorsunuz kitap bir lezzet veriyor, öbür sayfanın sonunda kaldırıp duvara atasınız geliyor. Okuma zevki çok git gelli bir kitap. Ortada güzel bir malzeme var ama yazarın taslak çalışması gibi bir hali var. Çok okgunlaşmamış, emek gösterilmemiş, pişmemiş bir eser tadı veriyor. Okudum, çok zor bitirdim.
Kapalıçarşı
KapalıçarşıFuat Sevimay · Hep Kitap · 2017393 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
256 syf.
1/10 puan verdi
Daha kötü bir şey okumadım. Okurken fiziki acı çektim resmen... Buna bir de eser filan diyorlar, arka kapağına kült filan yazmışlar. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, yeni olan her şey, var olanı daha kötüye götürüyor. İnsanlık bizden bir kuşak önce "en mükemmel"e ulaştı. İnsanlığın bu mükemmellikten, geriye değil, boyut değiştirmek suretiyle "en anlamsız"a olan manevrası da ne yazık ki bizim kuşağa denk geldi. Deneysel edebiyatmış... yerin dibine batsın. Sadece edebiyatta değil, resim olsun müzik olsun, sinema olsun... hepsinde anlamsız amaçsız akımlar eğilimler söz sahibi... Ben bu kitabı, kitaplığıma koyamam. Bu kitap bir suç aletidir. Olur da bir insan bu kitabın kapağının albesine filan kapılıp da okuyacak olursa, o kişinin bu kitaba harcayacağı zamanın, sayfalarını çevirmek için parmağını ıslatacağı tükürüğün en korkunç şekilde katledilmiş olmasında benim de payım olmuş olur diye korkarım.
7
7Cem Akaş · Can Yayınları · 2020574 okunma
200 syf.
5/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Amin Maalouf'un bu kitabını maalesef beğenemedim. Ölümcül Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya isimli eserlerinde kuvvetli bir tezi ve çok haklı savunmaları vardı. Ancak bu kitapta yazar çok zorlama tezler sunuyor. Şaşılacak derecede dağınık bir metin var. Amin Maalouf'tan beklenmeyecek bir şey. Çevirmenin de bu kanaati edinmiş olmamda etkisi olduğunu düşünüyorum.
Uygarlıkların Batışı
Uygarlıkların BatışıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20191,762 okunma
Reklam
134 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Ölümcül Kimlikler"i, "Çivisi Çıkmış Dünya"dan sonra okudum. Bu iki eser arasında ciddi bir olgunluk farkı var. 2009 yılında yayımlanmış olan "Çivisi Çıkmış Dünya", 1998 yılında yayımlanan "Ölümcül Kimlikler"den çok daha olgun bir eser. "Ölümcül Kimlikler"de, ilk iki bölüm dışındaki kısımlarda yazarın işaret ettiği sorun veya sorunlar net bir şekilde ifade edilebilmişken, bu sorunların çözümüne yönelik öneriler net bir şekilde ifade edilememiştir. Yazar bu kısımlarda çok öznelleşmiş, kendi içine dönmüş ve sürekli, okurun olası yargılamalarına karşı kendini savunma gayretinde bir anlatım yöntemi seçmiş. ..."Siz şimdi şöyledir dersiniz ama baştan söyleyeyim ben kesinlikle öyle değilim"... şeklinde ifadelere sık rastlanıyor. Yazarın önerdiği çözümler çok öznel(kitap boyunca evrensel bir duruş sergilemeye çalışan biri için çok aykırı) ve iyimser. İlk iki bölüm çok başarılı. İlk iki bölüm hatırına bu kitap okunur.
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,8bin okunma
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Harika bir kitap. Bu kitabı okuyunca Amin Maalouf'un sahip olduğu muhteşem vizyona tanık oluyorsunuz. Kitapta yakın tarihimiz ve bugünümüz üzerinde duruluyor. Yazarın, yakın geçmişte yaşanan vey günümüzde yaşanan sorunlar üzerine çok yerinde tespitleri var. Kitap oldukça akıcı, bu noktada kitabın çevirisini ypan Orçun Türkay'ı tebrik etmek lazım.
Çivisi Çıkmış Dünya
Çivisi Çıkmış DünyaAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20193,479 okunma
299 syf.
3/10 puan verdi
Kitapta çok fazla hata var. Yazım hatası, notasyon hatası, baskı hatası... Bilgisine güvenmeyen kitaba başlamasın, kafası karışabilir. Biraz daha fazla emek sarfedilmiş, biraz daha özen gösterilmiş olsaydı, oldukça önemli bir eser ortaya konabilirdi. Ancak bu haliyle pek tavsiyede bulunamayacağım bir çalışma.
Bilim Düşüncesi ve Matematik Modelleme İlkeleri
Bilim Düşüncesi ve Matematik Modelleme İlkeleriZekai Şen · İstanbul Medipol Üniversitesi Yayınları · 20192 okunma
295 syf.
5/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Kitapta o kadar çok amaçsız ve başarısız olan durum benzetmeleri gayreti var ki, oku oku bitmez. Biter bir şey ifade etmez. Biri biter diğeri başlar. İnsanı bunaltan, anlamsız tasvir metinlerini çıkartacak olursanız, geriye 100 sayfalık, kullanılan diliyle dönemin dokusunu hissettiren, olay örgüsü çok güzel kurulmuş ve oldukça akıcı bir tarihi roman ortaya çıkar.
Anahtar
AnahtarM. Necati Sepetçioğlu · İrfan Yayınevi · 2005744 okunma
69 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Gabriel Garcia Marquez denildiğinde, aklıma, yaz mevsimi ve sarı, turuncu renkler ve tonları gelir. Gabriel Garcia Marquez her mevsim okunur ama onun okunduğu yaz mevsimleri çok güzel olur. İnsan daha bir yakın hisseder Macondo'ya kendini...
Albaya Mektup Yok
Albaya Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20108,5bin okunma
Reklam
160 syf.
2/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Erlend Loe'nun karalama defterini okumak isterseniz, okuyabilirsiniz. Rahatsız edici derecede dağınık, amaçsız bir metin. Bitirmek için çok zorladım kendimi.
Volvo Kamyonlar
Volvo KamyonlarErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2021761 okunma
224 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Serinin ilk kitabı olan Doppler'i okuduktan sonra serinin ikinci ve üçüncü kitaplarını bir an önce okumak yönünde muhteşem bir heyecan oluşuyor. Bu kitap serinin üçüncü kitabıdır. Ancak YKY Doppler'in ardından bu kitabın Türkçe çevirisini yayınlıyor. Serinin ikinci kitabı olan Volvo Kamyonlar'ın çevirisi sonra yayınlanıyor. Ben bu garipliğin bir mağduru olarak bu kitabı, serinin ikinci kitabı olarak okudum. Kitabı bitirdikten sonra işin aslının ne olduğunun farkına vardım. Sanırım ikinci kitabı okuyanların, seriyi tamamlamayama hevesi kalmayacağını, ikşnci kitaptan sonra kimseni üçüncü kitabı okumayacağını düşünerek böyle bir strateji geliştirmiş YKY. Bu kitap birinci kitap Doppler'in yanında çok zayıf kalıyor. Ama insanda "Acaba ikinci kitabı okusaydım bu kitap daha mı anlamlı olurdu?" şüphesini bırakıyor. O nedenle ikşncş kitabı da okuma gereği duyuyor insan. YKY tebrik ederim! Taktik gayet başarılı! Kitap hakkında bahsedecek olursak, serinin birinci kitabı ile bu kitabı yazan kişilerin aynı kişi olmasına inanmak çok zor. Kitabı okurken aklıma sürekli, Güldür Güldür programındaki Mesut Enişte tiplemesi geldi. O kıvamda bir kurgulama var. Kitabın sonunda "Hakketen o çocuğa noldu yahu?" derken bukabilirsiniz kendinizi. İsveç, Norveç ve Danimarka kültürüne ilgisi yakınlığı olanlar belki keyif alabileceklerdir. Ancak ilk kitaptaki lezzeti alabilmek mümkün değil.
Bildiğimiz Dünyanın Sonu
Bildiğimiz Dünyanın SonuErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 20191,590 okunma
87 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap, acayip bir kitap. İki kardeşin kuyuya düşmesi ve sonrasındaki aylarca süren hayatta kalma çabaları pek özgün veya sıradışı, merak uyandırıcı bir zemin sağlamıyor. Ancak büyük kardeş ve küçük kardeş üzerinden temsillenen bir anlatım ile hikaye üzerinden çok başka noktalara değinmek, mesajlar verebilmek gayreti çok fazla kendini göstermiş. Hatta bir çok yerde hikayeyi boğmuş. Basit bir hikayenin oluşturduğu bir zemin üzerinden ciltlerle anlatılabilecekleri anlatabilmek çok büyük bir başarı. Bu kitap o işin direğinden dönmüş. Çevirinin de yetersiz olabileceğini düşündüğüm noktalar var, hikayeye kapılamıyorsunuz, sürekli "burada ne demek istemiş acaba!" diye uğraştırıyor okuru. Bu acaba yazarın anlatımdaki başarısızlığı mıdır? Yoksa çevirinin sorunu mudur? Fikri olanların paylaşmalrını rica ederim. Kitap öyle bir final yapıyor ki, finalin büyüsü "Bu kitap güzelmiş, tavsiye ederim" dedirtiyor insana.
Atilla'nın Atını Çalan Çocuk
Atilla'nın Atını Çalan Çocukİvan Repila · Dergah Yayınları · 2020554 okunma
·
Puan vermedi
Ne yazık ki kitabı bitiremedim. İki farklı çeviriden okumaya çalıştım. İkisi de çok kötü... Eserin orjinal dili rusça, benim okuduğum versus ve ayrıntı yayınlarından çıkan baskıların her ikisinde de ingilizce çevirisinden çeviri yapılmış. Versus yayınlarının baskısında anca 30 sayfa okuyabildim. Ayrıntı yayınevinin baskısında ise yarısına kadar geldim ama devm ettirebilmem mümkün değil. İthaki yayınlarının son baskısında rusçadan çeviri yapılmış. Bir de onu deneyeceğiz bakalım. Çok önem verdiğiniz, merak ettiğiniz bir esere başlıyorsunuz ama çeviri yüzünden eser ziyan oluyor. O ilk heyecan böylece ziyan oluyor. Sonrasında düzgün bir çeviriden okumaya başlasam dahi aynı heyecanı elde edebilmek mümkün değil. Çünkü olayı az çok biliyorsundur, eski çeviri yeni çeviri filan derken kafa karışıyor, akış bozuluyor.
Biz
BizYevgeni İvanoviç Zamyatin · Ayrıntı Yayınları · 20189,3bin okunma
197 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
H.G. Wells mi yazamamış, çevirmen mi çevirememiş anlayamadım. Anlatım çok kötü. Tabii ki sorunun çeviri kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Kullanılan dilde ciddi sorunlar var. Metinde betimlemelerin ağırlığı çok fazla ancak betimlemeler hiç bir şey anlatamıyor. Acayip mantık hataları var. Öyle cümleler var ki sürekli sizi akışın dışına atıyor. Çok zor bitirdim. İthaki yayınları Ağustos 2012 baskısından okudum kitabı, çevirmen Ali Kaftan. İthakiye hiç yakıştıramadım. Bilimkurgu türünden eserlerin çevirileri genellikle sorunlu, yayınevleri bilimkurgu türünden eserlerin baskısını ciddiye almıyor. Bu eserin zaten telifi yok bari çeviriye biraz emek harcansaydı. İthaki yayınevi bu kitap için yeni bir baskı yapmış, yine aynı çevirmen ile devam etmişler. Umarım çeviri gözden geçirilmiştir.
Dr Moreau’nun Adası
Dr Moreau’nun AdasıH. G. Wells · İthaki Yayınları · 20127,6bin okunma
320 syf.
2/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Bir şey tamamen ak, ya da tamamen kara olamaz. Aksini iddaa etmek çoğu zaman için bağnaz bir tutumdur. Bu kitabın yarısında yazara katılıyor olsam da, diğer yarısında yazarın bağnaz bir şekilde yanlışı savunuyor olduğunu düşünüyorum. Öyke ki, kendini haklı gösterebilmek için bir çok noktada kendi ile çelişkiye düşüyor. Bir yazısında halkın dilini
Türkçenin Sırları
Türkçenin SırlarıNihad Sâmi Banarlı · Kubbealtı Neşriyatı · 20222,520 okunma
Reklam
%22 (102/448)
5/10 puan verdi
Yazarın, "Onlar da insandı" isimli eserini bitirdikten hemen sonra, devamı niteliğindeki vu kitaba başladım. Öncelikle belirtmeliyim ki kitapta çok fazla yazım, imla ve noktalama hataları var. Bazı yerlerde, cümlenin anlamını çıkaramayacak kadar okuru zorluyor. Kitabı akışına kendinizi bırakamıyorsunuz, gözünüz ya bir yanlış yazıma ye da anlamsız bir noktalamaya takılıyor. Maalesef kitabın tek sorunu bu değil, savaşın başlaması ile beraber, anlatım öylesine dağılıyor ki toplayabilene aşk olsun. Bir yandan isim kalabalığı, bir yandan gereksiz tasvirler, havada kalan bir çok konu... bitirmeye çok gayret ettim ama bitiremedim. Sayfa sayısında 300lere kadar zorladım, daha ne kadar zorlamam gerekiyordu, ilerleyen sayfalarda kitap kendini toparlıyor muydu? emin değilim. Konu hakkında bilgisi ve tavsiyesi olanlar buyursun. Cengiz Dağcı'yı bir dava adamı olarak görüyorum. Genelde bir konuda farkındalık yaratmak veya bir davayı haklı göstermek için hazırlanan şeyler, insana edebi bir anlatımdan uzak, tatsız, tutsuz yapay bir tat verir. "Onlar da insandı" eseri bu illetlerden tamamen uzak, başlı başlına kurgusu, anlatımı, akışı... kısacası her yönüyle tam bir tarihi romandı. Kırımdaki soydaşlarımızın yaşadıklarına ayna tutuyor. Irkçılık, milliyetçilik yapmadan, çok güzel bir orta yoldan anlatıyor.
O Topraklar Bizimdi
O Topraklar BizimdiCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 2018495 okunma
265 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitabın ilk çeyreği oldukça çarpıcı. Kemal Sayar, kitabın ilk çeyreğinde, bir demirci edasıyla, ocaktan çekiyor okuru, örse yatırıyor ve başlıyor dövmeye. İlk çeyreğin sonunda, kalbinizin yumuşadığını, çağın emniyetsizliğine bir savunma olarak gelişen o biçimsiz çirkin kabuğun kırılıp, öz kendinizin teninde esintiler hissediyorsunuz. Son çeyrek, keşke bu kitapta olmasaydı diyeceksiniz. Bu kısım diğer metinler arasında çok sönük kalıyor. Kitabın altını çizmeye uğraşmayın. Kitabın %80'ini çizmek zorunda kalacaksınızdır.
Olmak Cesareti
Olmak CesaretiKemal Sayar · Kapı Yayınları · 02,555 okunma
128 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitabın ilk yarısını okuyabilmek çok büyük gayret istiyor. İlk yarısından sonra tamam diyorsunuz. "Suç ve Ceza" tadını almaya başlıyorsunuz. 30 40 sayfa harika gidiyor sonrasında, dağılıp saçılıyor herşey. Kitabı bitirebilmek için başlıyorsunuz yine çabalamaya.
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202330bin okunma
198 syf.
4/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Bu kitabı okuyana kadar fakirlik sadece Ruslara özgü birşey sanardım. Yazar, anlattığına göre, kılık değiştirerek Londra'nın doğu yakasına gidiyor ve varoşlarda bir süre boyunca yokluk içindeki hayatı deneyimlemeye çalışıyor. Tanık olduğu yaşamları ve bu süreçte edindiği deneyimleri tüm çıplaklığı ile anlatıyor. Bunun yanısıra, devlet kurumlarının tutmakta olduğu veriler ve elde edilen istatistikler, karşılaştırmalı ekonomik veriler, çeşitli ürünlerin fiyatları, vb gibi bilgiler de paylaşılmaktadır. Eserin sürükleyiciliği oldukça düşük. Roman veya hikaye türünde bir eser kesinlikle değil. Bir tür araştırma inceleme çalışmasıdır. Konu hakkında ilgi sahibi olanlara sunacağı bilgiler, okuru, tatmin edecektir. Edebiyat arayışında olan bir okuru pek tatmin etmeyecektir
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · İletişim Yayınları · 20213,562 okunma
72 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Bir kuzey macerasında insanlar tarafından katledile hayvanlar, bu kitapta insan ırkından intikamlarını alıyor :) Çok şaşırtıcı bir kitap. 1900 yılında yazılan kitap, günümüz (2013-2045) hakkında bir çok tahminde bulunuyor. Aslında yazar, 1900 yılında sahip olduğu bilgiye göre günümüzü kurguluyor. Şaşırtıcı olan yazarın öngörüleri günümüz verileriyle çoğunlukla örtüşmektedir. Jack London, sosyoloji, filoloji, antropoloji, biyoloji,vb bir çok alanda ilgi, bilgi ve merak sahibi bir yazar. Eserlerinin her birinde bunu hissetmek mümkün.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,5bin okunma
140 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Bir çok yerde, bu kitabı Dostoyevski'ye başlangıç kitabı olarak önerildiğine şahit oldum. Kesinlikle bir başlangıç kitabı değildir. Dostoyevski'nin tüm eserlerini okursunuz, "Öteki" ile bu eser en sona kalır. Çok fazla alt metine sahip bir kitap. Bu nedenle iletişim yayınlarından çıkan baskıyı tavsiye ederim. Gerek önsöz, gerek sonsöz kısımları ile eserin çok detaylı bir incelemesi okura sunuluyor. Şahsım adına konuşmak gerekirse, eserde havada kalan ne kadar konu varsa, sonsöz kısmında açıklama buldu ve bu açıklamalar ile esere olan hayranlığım arttıkça arttı. Eserin içinde yazıldığı zamandaki felsefi akımlara eleştiriler, turgenyeve, gogola taşlamalar vb var. Şahsın adına ifade etmek gerekirse sonsözü okumadan bu taşlamaları veya felsefik eleştirileri anlamlandırabilmem mümkün değildi. İletişim yayınları ve iş bankası yayınları olmak üzere her iki çeviriden de okudum. İletişim yayaınlarındaki çeviri çok daha başarılı.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · İletişim Yayıncılık · 2020128,6bin okunma
Reklam
240 syf.
2/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Açıkçası ben Hasan Ali Toptaş hakkında bir kesim tarafından pompalanan bir yazar olarak kanaat getirmiştim. Günümüzde ne yazık ki öyle bir durum var. Eşcinsellik içeren filmler hiç bir niteliğe sahip olmamasına rağmen imdb de 7 üstü alıyor. Ermeni soykırımı diyen nobel alıyor. Ne yazık ki günümüzde sanat böyle şeylere alet ediliyor. Hasan Ali
Gölgesizler
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,7bin okunma
248 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hasan Ali Toptaş'ın okuduğum ikinci romanı ve ilk okuduğum romanında(heba) yaşadığım sıkıntıyı bu eserde de yaşadım. Gereksiz detaylar ve tekrarlar, yazarın kaleminden çağlayan nehrin akışını bozuyor. Kurgu ve hikayede olağanüstülük bir durum yok. Oldukça sıradan malzemeler üzerine bir tutam Hasan Ali Toptaş Türkçesi ve onun harika anlatımı ile olağanüstü bir eser ortaya çıkmış. Yazar, hikayenin geçtiği yörenin içinden ve hikayenin dokunduğu herşey ile çok ilgili ve bilgili, tamamen o kültüre ait. Biraz daha cesaretim olsa bu kitapta kendi hayatını anlatıyor olduğunu iddaa edeceğim. Dolayısıyla, yazar bir şeyin taklidi ve aktarımını yapmak yerine, o şeyin kendisini ortaya koyabilecek yeterlilikte romanın tüm öğelerine hakim olduğunu hissedebiliyorsunuz. Bir çok olay beni beklentiye soktu, ama romanın akışında kaybolup gittiklerini düşünüyorum. Mesela ecel atı, beyaz gömlekli çocuk, asma ve erik ağacını kesilmesi... Gerçi hayatta böyle, bir şeyin olmasını beklersin, olur. Ama onun olmasına yüklediklerin, olmaz olur, belki de olmaz olasıcalar olarak yerleşirler hayatına...
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
376 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitabın ilk sayfalarından itibaren yazar "koku" meselesine kafayı takmış durumda. Koku üzerinden betimlemeler, kokuyu vücutlaştırma gayreti aldı başını gidiyor. Ve gerçekten çok başarısız bir çaba olduğunu düşünüyorum. Çok zorlama bir anlatım bence. Kitabın ilk sayfalarındaki betimlemeler fantastik bir dünya için yazılmış gibi. Bence okuru, romanın ait olduğu gerçeklikten koparıyor, akışı bozuyor.Çok aşırı uzak benzetmeler, abartı süslemeler...vb Ama devamında... Ben Türkçenin bu kadar güzel kullanabileceğini bilmezdim. İlk bölümden sonra Hasan Ali Toptaş'ın anlatımı bir nehir oldu, sayfa sayfa aktı içime. Kurgu çok zekice, dil ve anlatımın yanı sıra kurgu da keyif veriyor. Sahneler çok gerçekçi, çok çarpıcı irdelemeler var.
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,591 okunma
168 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Hasan Ali Toptaş okumaya başlamak için ideal bir seçim. Yazar ile sizi tanıştıran ortak bir arkadaş gibi. Ve her sayfada, Hasan Ali Toptaş ile sohbet eder gibi hissedeceksiniz.
Harfler ve Notalar
Harfler ve NotalarHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20161,987 okunma
163 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Çok çarpıcı bir eser, Raif Efendinin defterine başlayana kadar rahatsız edici bazı hususlar var. Fakat bu noktadan sonrasının muhteşemliği karşında, bu hususların bahsini açmaya insan ar eder...
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,3bin okunma
222 syf.
3/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Kuyucaklı Yusuf romanı beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. - Gereksiz ve amacına ulaşmayan, tek faydası laf kalabalığı oluşturup sayfa sayısını artıran tasvirler -özellikle romanın ilk yarısında- çok bunaltıcıydı. - Kurgu çok zayıf, roman akıcılıktan uzak. Bir nehir gibi akmasını beklenen anlatım, merdivenden hoplaya zıplaya düşen bir top gibi. Gereksiz ve başarısız tasvirleri yapmaya gösterilen gayret ve çaba keşke kurguyu güçlendirmeye sarfedilseydi. - Muazzez gibi saf ve masum bir kız 1 ayda yoldan çıkıyor. Yusuf bir anda etrafından bihaber, safdil bir karaktere bürünüyor.... Romanda karakterlerin yeterince olgunlaştırılamadıklarını düşünüyorum. Mermer bir heykel gibi olması gereken karakterler, yumuşak hamurdan bir kütle olarak, akışa gerektirdiği şekilde yazar tarafında yoğrulmak, şekil verilmekte. Muazzez, Kuyucaklı Yusuf ve Selehattin Bey gibi baş karakterlerin ham kaldığı kanaatindeyim. - Balkan harbi konusu çok iddaalı bir şekilde romana giriş yapıyor ama sonrasında herkeai ve herşeyi teğet geçiyor. Ya bu roman cımbızlanmış. Ya da Sabahattin Ali, bu roman bünyesinde plankadığı istediği bir çok şeyi kaleme alamadan eksik ve ham bir şekilde kapağını kapatmış olabilir.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,5bin okunma
Reklam
255 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İçimizdeki Şeytan
- Ömer'i ilk sayfalarda sevmemiştim, macide ile sevmeye başladım ve sonlara doğru, hele o müsamere akşamından itibaren kendisinden nefret ettim. - Macide keşke düz saçlı olsaydı. Tüm bu olay örgüsünde, kıvırcık saçlı bir kahramanla olmuyor. - "İnsanlar neden bu kadar zorlaştırıyorlar işleri, kadınların ilişkilerde kendilerini ağırdan satmaları nedendir?" diye sitem eden ben, macideyi okuduktan sonra münasip olanı böyleymiş dedim. - Veznedar Hafız efendi ile Ömer'in son karşılaşması harika.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172bin okunma