Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazı insanların olgunluğu, bir şeyleri anlama becerileri yaştan gelmiyor maalesef. Ben; 32+ yaşında olan patronumdan daha olgunum mesela, 30+ yaşlarında olan ustamdan daha bilgili ve vicdanlı... Yani yaşayarak anlıyorum ki yaş yalnızca gerçekten bir sayı olarak kalabiliyormuş. Ve yine yaşayarak anlıyorum ki; vicdanlı olmak insanın yürekli oluşuyla alakalı bir durum. Yine anlıyorum ki; Ben olgunum ve bunu yaşımla edinmemişim: yaşadıklarımda koca bir lütuf gizli. Oysa ki bir zamanlar can çekişerek kurtuluşu umduğum acı bugün bana geldiğim noktayı zarif haliyle açık etti. Yaşamak güzel ama olgunluk çok daha güzel...🌻
youtu.be/VBDSWpdNzBM Geçen sene ağustos ayı gibi, pandeminin ortalarında, 30 yaş sendromuyla karışık duygularımla çektiğim bir klip oldu. Videodaki gençler yazlıktan kankalarım. Diğer iki genç, annemle babam. Orta yaşlı, siyah saçlı olan da benim...
Reklam
Sünnete Hizmetin Önculerinden Ümmü Atiyye el-Ensariyye r.a
Allah Rasulu peygamberlik görevini en guzel sekilde tamamlamis ve" En Yüce Dost"a kavusmuştu artik .Hayati boyunca onu yalniz birakmayan sahabilerin bir kismi Peygamber şehri Medine 'den ayrilmiş ,fetihlerle genişleyen İslam coğrafyasinin çeşitli bölgelerinde yerletini almaya başlamişlardi.Ensar hanimlarindan Ümmü Atiyye 'ye gelen bir haber onun da gitme haberinin geldiğini bildiriyordu:Oğlu Basra'daydi ve çok hastaydi Onu görnek için aceleyle yola çiksa da uzun ve yorucu bir yolculuğun ardindan Basra'ya vardığinda oğlunun bir iki gün evvel vefat ettiğini òğrendi.Hastaliğinda yaninda olamamis ve onu son bir kez görememişti.Cahiliye geleneklerine göre bağirip çağirmanin ,çiğlik atmanin ,üstünü başini parçalayarak dövünmenin ,mersiyeler okumanin tam zamaniydi şimdi;süslenmeden karalar bağlama ,günlerce yas tutma vaktiydi.ÜmmüAtiyye bunlarin hiçbirini yapmadi .Çünkü bunlarin hepsi Cahiliyede kalmiş ,o ise İslam'in nuruyla aydinlanmisti ve Allah Rasulu'ne bu adetleti terk edeceğine dair yemin etmişti.Rabbinin hükmüne rıza gösterdi ,oğlunun ölümüneb ne kadar üzülse de isyan etmedi.Ne kötü bir söz söyledi ne de feryat eyledi,üç gün nden fazla yasvtutmadi (Buhari,Cenaiz,30;İbn Hacer,Ferhu'l -bari III,127)
Sayfa 140Kitabı okudu
Gün yeni doğanlarındır, Kül sönmüş ocakların. Kılıç kahramanındır, Köpek de sokakların. Gündüz kelebeklerin Gece yıldızlarındır. Ölüler böceklerini Azap günahkarındır. Sen de benimsin benim. Ne olursan ol, kadın; şeytan, baykuş, Yok kurtuluş elimden,elimden yok kurtuluş! (Servet-i Fünun, 30 Nisan1931)
448 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Ben hep böyle olay örgüsü karışık olmayan tekdüze romanları daha çok sevdim. Herkes Oblomov'u tembel olarak benimsemiş. Çünkü hiçbir çaba sarf etmiyor yaşama dair. Ben onu o şekil düşünmedim hiç sadece oluşturduğu bir yaşam şekli var ve bundan sıyrılmayı hiç düşünmemiş. Böyle biri olmak neden diğer herkese tuhaf geliyor anlamıyorum. İnsanlardan uzaklaşmak çoğu zaman en doğru şey. Çoraplarını bile Zahar'a çıkartıyor bu tembellik değil mi derseniz buna bir şey diyemiyorum. Bir kitabı ilk okuduğunuzda ve daha sonra yada daha da yaş attığınızda okuduğunuz zaman ki düşünceler farklı oluyor o yüzden zaman geçtikten ve ben 30 yaşıma geldiğimde tekrar okumak isterim bu güzel eseri. Kitabın sadece sonu iyi toparlanamamış gibi geldi bana.Benim okuduğum roman 448 sayfa başka yayınevlerinde 600 küsür olarak gördüm. Çeviriden kaynaklı olabilir o yüzden kesin bir şey söyleyemiyorum ama yine de kesinlikle okuyun... Keyifli okumalar
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Dorlion Yayınları · 201639,2bin okunma
473 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitabın konusuna geçmeden önce puanlamamdan bahsetmek istiyorum. 1 puanı kitabın çok fazla yabancı kelimeler içermesinden ve bunların anlamlarının sayfaların hemen alt kısmında yazmasından kırıyorum çünkü kitabı okurken sürekli yabancı kelimlerin anlamına bakıyorsunuz ve konsantrasyonu bozuyor. 1 puanı yazarın çok fazla siyaset fikrini
Sinekli Bakkal
Sinekli BakkalHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201318,5bin okunma
Reklam
30-1 de hissedilenler
Otuzunda olmak nasıl bir duyguydu ki? Gençken otuz yaş çok uzak görünürdü gözüne, o yaşta bir kadının gayet akıllı ve bilgili olduğunu, kocası, çocukları ve kariyeriyle derli toplu bir hayat sürdüğünü sanırdı. Bunlardan hiçbirine sahip değildi. Oysa şimdi en az yirmi yaşındaki kadar toy hissediyordu kendini, tek farkı saçlarında birkaç tel ak belirmesi ve gözlerinin çevresinde halkalar oluşmasıydı.
Azrail in penaltilarindan kacan.oldumu hic))
100 yaş bunalımı nedir bilir misiniz? Ergenlik sorunlarına benzemez. Hoplayıp zıplayarak yatıştırılamaz. 30 yaş depresyonundan tamamiyle farklıdır. Muğlak bir iltifatla “Kilo mu verdin?”! dağılmaz. Orta yaş kriziyle karıştırılmamalıdır. ‘İkinci bahar’ tesellilerinden yoksundur. Zaman daima aleyhimize işler. Fakat benim yaşımdaysanız, her nefes bir muharebe tadı verir. Gençlerin tabiriyle ‘uzatmaları oynuyorum’: Azrail’in penaltılarından kaçını daha kurtarabilirim? Yine de, geleceği değiştirmeye çalışmam. Onun şimdiki halini seviyorum.
Yaşlılık
Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı sınıflandırmaya göre durum şu: - 65-74 yaş: Genç yaşlılık - 75-84 yaş: İleri yaşlılık - 85+ yaş: Çok ileri yaşlılık…  Dileğimiz, yaşama sevincini yitirmeden, hayatın anlamını akış içinde kavrayarak, gençlikten kopmadan ama sınırlarımızın farkında kalarak yaşlanmak… ORTA YAŞ Yaşlılık öncesi yani 50-65 yaş aralığı,
Sayfa 248 - Doğan KitapKitabı okudu
10 yaşındayım, ama son zamanlarda olanlar bana kafadan 20 yaş kattı. Kaç yaşındasın diye sorsan rahatlıkla 30 derim, hatta 40 bile diyebilirim, bazen oluyor 50 leri hissediyorum. İnsan 10 yaşında emekliye ayrılmak ister mi? Ben istiyorum. İçimdeki yaşam enerjisini sünger gibi emdi bu kasaba benim.
Sayfa 7
Reklam
Sosyal Medya Çöplüğü
Okan Bayulgen, eskiden beri takip ettiğim bir adam.Çok okuyan biri olduğunu iyi biliyorum.Bakış açısını genel anlamda beğenmemekle birlikte Türkiye de geçmişte güzel programlara da aynı zamanda imza attı.Eğlence programlarını demiyorum tabiki.Uzman kişileri çıkarıp önemli olup da görünmeyen konularda insanları çıkarıp sunduğu programlar çok
500 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Bilgi yüklü,buram buram tarih kokan harika bir kitap keşke... Bende keşke bu eserle bu kadar geç tanışmasaydım diyorum. Yaşanmış olaylardan esinlenerek,büyük emekler verilerek yazılmış. Küçük bir ansiklopedi diyebiliriz :) O kadar çok sey öğrendim ki kitaptan. Kitaba başlamadan önce köy enstitüleri hakkında araştırma yaptım. İsmet İnönü döneminde Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç vesileyle 1940-1954 yılları arasında arasında öğretmen okulu olarak faaliyet göstermiş. Amaç 13-17 yaş aralığında olan çocukları donanımlı öğretmenler olarak yetiştirmekti. Her alanda bilgi sahibi olarak yetişen çocuklar sanattan fiziğe,dikişten ingilizleye,inşaat işçiliğinden matematiğe kadar her alanda beceri sahibi oluyorlardı. Birkaç yıl içinde 17.000’e yakın erkek öğretmen, kızların okutulduğu bu en zor evrede 1.500 kadar kadın öğretmen, 7.500 sağlık görevlisi, 8.756 eğitmenin yetiştirilmiş. Bu başarıları öğrendiğimde keşke şuan da devam etseydi herşey çok daha farklı olabilirdi diye düşündüm. Antalya Aksu köy enstitüsünde yolları kesişen Fikret ve Sabia'nın 1977 yılına uzanan aşklarını, kavuşamayışlarını,kesişen yollarını,Türkiye'nin o dönemki siyasi sürecini okurken vatan sevgisini iliklerime kadar hissettim. Aşina olduğumuz ama kaynağını bilmediğimiz o kadar çok bilgi dolu ki kitap. Mesela kırmızı fes olayı,bulunmaz hint kumaşı,30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı,Truman doktrini ve Marshall planı gibi çok çeşitli konularda bilgi sahibi olacaksınız. Gönülden tavsiye ederim.
Keşke
KeşkeSema Soykan · Alfa Yayınları · 2021766 okunma
Vesta Rahibesi
Altı Vesta rahibesi, collegium pontifeks'e bağlıydı. Vesta rahibeleri pontifeks maksimus, Büyük Pontifeks tarafından altı ila on yaş arasında seçilir ve 30 yıllık bir süre için kutsanırdı. Onlar sönmesine asla izin vermemeleri gereken kent ateşini canlı tutarak Roma halkını korurlardı. Dinsel güçleri bekaretlerine bağlıydı: Eger bir Vesta rahibesi bekaretini yitirirse diri diri bir yeraltı mezarına kapatılır, onunla ilişkiye giren erkeğe de işkence edilirdi. Dumézil'in de dikkat çektiği gibi, "etnografyada fazla koşutu bulunamamış" , oldukça özgün bir ruhbanlık türü söz konusuydu.
Sayfa 135
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.