Somalili bir çocuğu düşünelim. Bu çocuğun beş yaşına gelmeden ölme olasılığı %20. Şimdi karşılaştıralım: Amerikalı cephe hattı askerlerinin ölüm oranı İç Savaş'ta %6,7; II. Dünya Savaşı'nda %1,8 ve Vietnam Savaşı'nda %0,5'ti. Buna rağmen annesi “gerçek” bir mülteci değilse o Somalili çocuğu ülkesine döndürmekten çekinmiyoruz. Somali'nin çocuk ölümleri cephesine.
Sayfa 219Kitabı okudu
Ösym =antin kuntin sorular
Fibonacci dizisi,0,1,2,3,5,8,13,21,34...şeklindedir.(Yani dizideki her sayı ,kendinden önceki iki sayının toplamıdır.)
Sayfa 24 - Sistem YayıncılıkKitabı okuyor
"Çok çabalamanıza rağmen başarıya ulaşmamak konusunda yakınmak, bir buz küpünü sıcaklığı eksi 3,8 dereceden eksi 0,5 dereceye çıkararak eritememekten yakınmaya benzer. Emeğiniz ziyan olmamıştır,sadece depolanmaktadır. Aksiyon 0 derecede gerçekleşecektir."
Sayfa 24 - Pegasus
Bebekler erken yatıp erken kalkmalıdır. Çünkü her şeyin bir düzeni ve zamanı vardır.
0-5 yaş arasındaki çocuklarımızın özellikle sabah 7:00 - 8:00 gibi güne başlamasını, akşam ise en geç 8:00 - 9:00 gibi yatmasını isteriz. Çünkü havanın kararması ile beraber uykuya geçtiğinde büyüme hormonu çalışmaya başlar, yani biyolojik ve beyinsel olarak gelişir. Kilo alır, boyu uzar, algısı açılır.
Sabah saat 08:30 - 10:30 aralığı, çocuğunuzun beslenmeden aldığı büyüme hormonunun en hızlı çalıştığı dönemdir.
Unutmayalım ki her şey zamanında ve belli bir düzene göre yapıldığında verimlidir.
Çocuklar düzeni severler!
Sayfa 60Kitabı okuyor
Önünüzdeki masada bir buz küpünün durduğunu hayal edin. Oda soğuk ve nefesinizin buharını görebiliyorsunuz. Sıcaklık eksi 3,8 derece. Oda çok yavaş bir şekilde ısınmaya başlıyor.
Eksi 3,3 derece.
Eksi 2,7.
Eksi 2,2.
Buz küpü hala önümüzdeki masanın üstünde duruyor.
Eksi 1,6 derece.
Eksi 1,1.
Eksi 0,5.
Hala bir şey olmadı.
Sonra 0 derece. Buz erimeye başlıyor. Daha önceki sıcaklıktan pek de farklı olmayan bir derecelik bir kayma büyük bir değişimin kilidini açtı. Büyük başarı anları, genellikle büyük bir değişimi dizginlerinden kurtarmak için gerekli olan potansiyeli oluşturan, öncesindeki pek çok eylemin sonucudur. Bu kalıp kendini her yerde gösterir. Kanser, ömrünün yüzde 80'ini fark edilmeden geçirir ve sonra birkaç ay içinde bedeni esir alır. Bambu, yer altında geniş kök sistemleri kurarak geçirdiği ilk beş yıl boyunca görülmezken, altı hafta içinde yirmi yedi metre yüksekliğe ulaşır. Benzer şekilde alışkanlıklar da siz kritik bir eşiği atlayana ve yeni bir performans seviyesinin kilidini açana kadar hiçbir fark yaratmıyor gibi görünür. Her arayışın başlangıç ve orta aşamalarında genellikle bir Hayal Kırıklığı Vadisi vardır. Lineer bir şekilde ilerleme kaydetmeyi beklersiniz ve değişikliklerin ilk bir kaç gün, hafta ve hatta aylarda etkisiz görünmesi bunaltıcıdır. Hiçbir yere gidemiyormuş gibi hissedersiniz. Bu her türlü birleşme sürecinin ortak işaretidir: En güçlü sonuçlar geç gelir.
Sayfa 23 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
İki tabanındaki ifadeler çok uzun olduğu için bazen taban olarak 2'nin kuvvetleri olan 8 ve 16 kullanılır. 8'lik sistemde kullanıdığımız simgeler 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7; 16'lık sistemde ise 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, A, B, C, D, E ve F'dir. Örneğin 394 sayısı 16 tabanında (A, 10 sayısını temsil etmek üzere) 18A olur.
Sayfa 11
Neden boşanmaya çalışan kadınlar ve genç insanlar şiddetin hedefinde?
İşte tam burada birbirine bağlanıyor meseleler: Boşanma hakkını kullanmak kadınların karar alma özgürlüğünün sembolü, genç insanlar bu özgürlüğü kazanmanın; gele-ceğin sembolü olarak görülüyor. Özellikle de üniversiteli kadınlar, eğitim alan kadınlar. Bu dinamiği şiddetle bastırırsa kendi imtiyazını koruyacağını sanan bir erkeklik var. Kadınların
Sayfa 112Kitabı okudu
Köpekbalığı Kıkırdağı Yerine Zeytinyağı
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan "Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı" adlı kitapta, zeytinyağının Akdeniz'in bir mucizesi olduğu vurgulanır. Gerçekten de, Akdeniz'de kalp krizleri ve kanser dünya ortalamalarının çok altındadır.
Evet, Köpek balığı karaciğerinde bulunan Squalene maddesi tümörlerin yok edilmesinde yapıtaşı niteliğin-
dedir. Bu madde bazı böceklerde ve karıncalarda da vardır. Squalene kanser tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. En önemli üreticisi Küba'nın da önemli bir zenginlik kay- nağıdır. Ancak unutmayınız ki bu maddenin en çok bulunduğu madde ise bizim sızma, geleneksel yöntemlerle çıkarılmış zeytinyağıdır. Zeytinyağında 0/0 * 2 oranında Squalene bulunur. Günde en az 100 cl. zeytinyağı tüketen bir kişi gerektiği kadar Squalene almış olur. Amerikan Tabipler Birliği'nin yayınladığı Archive of Internal Medicine Dergisi'nin 12 Ocak 1998 sayısında çıkan bir makale hayati bilgiler içeriyor. İsveç'teki Karolinska Enstitü sü'nden başta Dr. Alicya Wolk olmak üzere 8 bilim adamının yıllar süren 61.471 kadın üzerinde yaptıkları araştırma da şu çok önemli sonucu vermiştir: Zeytinyağı kanser riskini yüzde 50'ye yakın azaltmaktadır. Buna mukabil soya, mısır, ayçiçek yağları ve margarinler kanser riskini yüzde 69 yükseltmektedir. O nedenle buğday kadar önemli olan zeytinyağının tüketiminin artmasına çalışmamız gerekiyor.
Çok çabalamanıza rağmen başarıya ulaşamamak konusunda yakınmak, bir buz küpünün sıcaklığını eksi 3.8 dereceden eksi 0.5 dereceye çıkararak, eritememekten yakınmaya benzer. Emeğiniz ziyan olmamıştır. Sadece depolanmaktadır.
Aromalı içeceklere ithafen
Çok önemli bir sorun ise bu karışımlar için çözücü olarak alkol eklenmesidir. Bazı firmalar 'hayır biz alkol eklemiyoruz' derler. Aromalı bir karışım yapıyorsanız, ürüne ilâveten alkol eklemenize gerek yok. Çünkü aroma, bozulmaması için alkol içinde taşınır. Aromayı eklediğinizde alkolü de eklemiş olursunuz. Farz edelim ki, alkol eklemediniz. Peki, farklı fiziki yapılara sahip bu maddelerin karışımını nasıl sağlayacaksınız ? Nasıl homojenleştireceksiniz? Bunu sağlamak için bir Çözücü eklemeniz gerekmez mi? Kaldı ki, Alkolsüz İçecekler Tebliği'nin 5/b maddesi "etil alkol miktarı en çok 3,0 g/L şeklinde izin verir. Oradaki 'doğası gereği ifadesi tepkileri azaltmaya dönük bürokratik bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği'nin 8/i maddesi ise 'bir ürünün içeriğindeki alkol nispeti yüzde 1,2'den az ise ürünü alkolsüz' kabul ettiğinden, etikete alkol oranının yazılması engelliyor veya zorunlu kılmıyor. Alkolsüz bira ve diğer alkolsüz içecekler masalları bu yüzden vardır. Benzer durum fermantasyon sonucu olsa dahi kefir ve boza için de geçerlidir.
