- " (...) Din, Tanrı’yı hoşnut kılacak bir insanı amaçlıyorsa, bunun yolu daha iyi bir ahlâk sahibi olmaktan geçer..."
[Kant'ın Salt Akıl Dini, Hüseyin Aydoğan, Divan Yayınları, sh.88]
Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulunun yaptığı "Türkiye'nin Okuma Alışkanlığı Karnesi, Eylül 2006" başlıklı araştırmadan çarpıcı sonuçlar:
%88'i okuryazar olan Türkiye'de düzenli kitap okuma alışkanlığı oranı binde bir. İhtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235'inci sırada.
Gençlerin %70'i hiç okumuyor.
Öğretmenlerin %63'ü bazen kitap okuyor.
Yetişkin nüfusun %95'i yalnızca televizyon seyrediyor, %5'i televizyon izlemenin yanı sıra kitap okuyor.
Türkiye'de kişi başı kitaba yılda harcanan para sadece 45 kuruş.
İşçilerin karşı karşıya olduğu yeni tehlikeler, 1515'te 88 madencinin boğulmasına yol açan selle tarihteki ilk maden kazasının gerçekleşmesi sonucu gün ışığına çıktı.
Sayfa 97 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
-Aşk er ya da geç bitiyor Üstad, sahi aşk nasıl tazelenir?
-Sitemle, biri sitem eder, diğeri siteme konu olan pürüzleri giderir.
Böylece bir yandan onarılır, bir yandan yeniden inşa edilir aşk.
Cemil Meriç
Selahattin Asım 1905'te "Türk Kadınlığının Tereddisi yahut Karılaşmak" başlıklı bir yazı yazarak kadınların gerilikten ve ezilmişlikten kurtarılması için gerekirse din kurallarının dikkate alınmadan hareket edilmesi gereğini ve hatta açıkça dinin kadınlar üzerindeki denetim ve baskılarına karşı durulması gereğini savunmuş (Taşkıran, 1991;60). Selahattin Asım, kadınların örtünmesi konusunda da eleştirel bir tavır takınarak dini baskıların kadınları yozlaştırdığını, ezdiğini vurgulayarak "kadının manevi eğitimi temin edilince tesettüre lüzum yoktur. Kadını cemiyete çekmeden manevi eğitimi vermek kabil değildir" diye yazmış. Selahattin Asım'ın Türk Kadınlığının Teaddisi yahut Karılaşmak adlı kitabında "münevver anneler", "sosyal anneler" yaratmak arzusu ile ilgili görüşlerini dişilik/karılık ile kadınlığı birbirinden ayırarak yapmaya çalışıyor (aktaran Caporal, 1982; 88-9).
Hz. Peygamber döneminde meydana gelen olayların tarihleri hakkında kaynaklarda farklı nakillerin
bulunmasının sebeplerinden biri, tarihlerin tespiti sürecinde ravilerin nesi problemini dikkate alıp almamalarıdır/Nesi, kamerî takvimi şemsî takvime uyarlama uygulamasıdır. Birkaç yılda bir takvime müdahale edilerek iki takvim arasındaki on bir günlük fark giderilmekte, böylece haccın her zaman aynı döneme denk gelmesi sağlanmaktadır. Bu uygulama Allah tarafından yasaklanmıştır; 'Haram ayları ertelemek, ancak inkârda daha da ileri gitmektir ki bununla inkâr edenler saptırılır. Allah'ın haram
kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkârcı toplumu doğru yola iletmez.'
(Tevbe 9/37).
Onlardan birkaç çifti (birtakımlarını) faydalandırdığımız (servet ve benzeri) şeylere asla gözünü dikme (imrenme), onlardan dolayı üzülme, mü’minlere de (şefkat) kanadını yay (onlara kolkanat ger).