İçimde kırk kadın. Kırkı da birbirinden başka bambaşka.
Kırk yıl önce bugün doğmuşum. Gün bugün artık kırklara karışmış, kırkından sonralara koşmuşum.
Kırk bahar çiçek açmışım, kırk yaz denizin tuzunda, güneşin sıcağında, dinginlik nadasında toprağım,yenilenmiş güç bulmuşum. Kırk sonbahar sararmış solmuş, sonra küllerimden yeniden doğmuşum.
Bir kitapçı açacak olsaydın, adı ne olurdu? 😇🦋💎
Anla beni.
Sıradan bir dünya gibi değilim.
Deliliğim var başka bir boyutta yaşıyorum ve “ruhu olmayan şeyler için zamanım yok.”
Hiç kimseye kötülük etmiyorum, hiç kimse için kötü söylemiyorum, kötü düşünmüyorum, herkesin iyiliğini istiyorum. Bir insanın yaşayabilmesi için bu yetmiyorsa, yemin ederim ki, yaşamakta gözüm yok…
"Şu meşhur eski deyişi biliyor musun? 'Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar.' Çoğu insan hep yanlış anlıyor. Bu, erkeğin parası bittiğinde kadının ondan ayrıldığı anlamına gelmez. Şu demek: Bir adamın parası bittiğinde. . .kalbini kaybeder, değersizdir. O kadar zayıflar ki gülemez bile, garip bir aşağılık kompleksine kapılır, çaresiz kalır ve kadını kendinden uzaklaştıran o adam olur. Bu noktada yarı delirir ve uzaklaşana kadar itmeye, itmeye ve itmeye başlar.
En azından okuduğum bir kitapta öyle yazıyor. Üzücü, değil mi? Ne yazık ki bu duyguyu çok iyi biliyorum."