Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arzu

Arzu
@ArzuKana
Öğretmen
Lisans
1996
124 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
Yüce surları ören taş değil, düşüncedir. Kişiye uzluk veren, yaş değil, düşüncedir. Suç onun eseridir, yasa onun eseri; Darağacına giren baş değil, düşüncedir.
Reklam
alınyazından kaçmak mümkün değil. o sonuna kadar seninle beraber olacak. senin yüreğin sevmek için çarpıyor. insanları sevmeden yapamazsın. yaşayamazsın.
Sayfa 189 - Everest
Ama şöyle denir: Kılıç çeken kılıçla ölür. Ama şöyle denir: Kaderden kaçılmaz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Pamuk ipliğinden biraz daha sağlam tek bağ: Düşünce birliği. O da rüzgarın her an tehdit ettiği bir kandil. Düşünce birliği düşünen insanlar arasında olur. İnsanların kaçta kaçı düşünür? Düşünenlerin kaçta kaçı karşılaşır ve açılır birbirine?
Sayfa 57 - İletişim
...kızıl şal görmüş İspanyol boğası gibi, her düşünceye ve her düşünene saldırmak: Bu canım memleket bu yüzden bir cüzzamlılar ülkesidir.
Sayfa 55 - İletişim
Reklam
...her insanın hayatında hiç bir muhayyilenin icat edemeyeceği kadar aksaklık vardır, ve bu aksaklıklar o insanla beraber yetişmiş, büyümüş şahsi, nevi kendine mahsus şeylerdir. Kul kusursuz olmaz, sözü sırf bu gerçek için söylenmiş bir sözdür. Bu hikmetin gösterdiği yoldan gidip karşımızdakini tanımağa çalışacağımız yerde iftiraya kalkmak, âdeta pazar malıyla giyinmeye benzer.
Sayfa 25
Bilseniz, şiirin nasıl bir dile muhtaç olduğunu bilseniz! Öyle bir dil ki... Neye benzeteyim bilmem... Konuşan bir ruh kadar güzel olsun, bütün kederlerimize, neşelerimize, düşüncelerimize, o kalbin bin türlü inceliklerine, fikrin bin çeşit derinliklerine, heyecanlara, öfkelere tercüman olsun; bir dil ki bizimle beraber güneşin batışının üzüntülü renklerine dalsın düşünsün, bir dil ki ruhumuzla beraber bir yas tutmanın ümitsizliğiyle ağlasın. Bir dil ki sinirlerimizin heyecanına arkadaşlık ederek çırpınsın... Hani ya bir kemanın telinde zapt olunamaz, anlaşılamaz, bir kural altına alınamaz ezgiler olur ki ruhu titretir... Hani ya gün ağarmadan önce ufuklara hafif bir renk uyumuyla dağılmış sisler olur ki üzerlerinde resmedilemez, ne olduğu belirlenemeyen yansımalar uçar; nazarlara öpücükler verir... Hani ya bazı gözler olur ki sonsuz karanlıklarla dolu bir ufka açılmış kadar ölçülemez, nerede biteceğini bilmenin mümkün olmadığı derinlikleri vardır, duyguları yutar... İşte bir dil istiyoruz ki onda o nağmeler, o renkler, o derinlikler olsun. Fırtınlarla gürlesin, dalgalarla yuvarlansın, rüzgarlarla sarsılsın; sonra bir kızın yatağı kenarına düşsün ağlasın, bir çocuğun beşiğine eğilsin gülsün, bir gencin ümitle parlayan nazarına saklansın. Bir dil... Ah! Saçma söylüyorum, zannedeceksiniz, bir dil ki tamamıyle insan olsun.
"Ne olacağız burada böyle oturup öleceğiz. Kartallar, akbabalar da bizi yeyip bitirecekler, kemiklerimiz kalacak şurada, şu sandığın üstünde."
Sayfa 29
Hepsi düştükleri yalnızlıktan gelmiştir yükseldikleri yalnızlığa
Kimileri düşer yalnızlığa, kimileri yükselir. Düşenler için ufuk yoktur artık; bütün renkler beyazdır, sesler birdir ve yarın belki'dir, dün şüphelidir, bugün nerededir?
Sayfa 111
Hangi yola koyulursak koyulalım, yalnızlık hep yoldadır. Her yere ve her şeye ondan gidilir ve ondan gelinir.
Sayfa 85 - Everest
Reklam
Yalnızlık Hasan Ali Toptaş'tır
Yalnızlık bir çocuktur; kirlenir dili dışarının diliyle, eli kirlenir, yüzü kirlenir. Yüzümüzden biçilmiş yüzü hatta, kirlenir. Sessizliği sonra, fısıltılarının rengi ve kiri kirlenir... Çocuklar büyüdükçe kirlenir zaten kirlendikçe büyür; başka ne denir?
Sayfa 74 - Everest
Herkes kendindeki kazığa bakmadan, saman çöpü arıyor elin gözünde.
Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine inmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek, ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıyoruz.
482 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.