"Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini."
Öyle ya, büyümüyorum ben, büyümeyeceğim. Birçok hatıra ekleyeceğim hayatıma, bazısı benim, bazısı değil. Kitabı okurken Ben de Maya oldum, ben de Nadia oldum, hatta ben Max oldum, Ouitz ailesi mensubu oldum. O dört kadından biriydim ben adeta hem müslüman, hem yahudi, hem katolik’tim. Kitapda her pencereden baktım olaylara.
Şimdi kitabın konusuna dönersek; Bir profesörün 59 yıl aradan sonra Sevgiliyse vedalaşmak için geldiği ve onu karşılayan Maya ile tanışmasıyla başlıyor hikaye bu hikaye sadece profesörün hikayesi değil.Ayrıca Maya’nın da hikayesi kendini ailesini keşfi. Polita, Tarih Sanat ve Aşk herşeyin harmanlanmış halidir Serenad. Tüm duyguları serenad ile birlikte yaşadım. Aşk , hüzün, sevgi,mutluluk ve Umut....Hikaye yalın sade ve akıcı bir dille anlatılmış. Çok ama çok sürükleyici Livaneli’nin ilk kitabını okuyuşum bu ve son olmayacak dilini anlatış tarzına hayran kaldım umarım hep kitap yazar. Cümlelerime kitapdan sevdiğim bir kısımla son vermek istiyorum."Mezar taşlarına mutlu oldukları gün sayısını yazdıran insanlar" bu sayfada durdum ve ben acaba kaç gün?mutlu oldum diye sorguladım.Umarım hepimizin "gerçekten mutlu" olduğu anlar olur, belki biz 52'yi geçeriz. Neden olmasın?
Artık sanırım Maya’ya Max’e Nadia’ya veda etme zamanı.
Hoşçakal Maya, hoşçakal Max, hoşçakal Nadia. Sizi özleyeceğim.