Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Esra

Esra
@Beautyandthebeast
Sıkı Okur
"Kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu, insanların alçak sesle konuştuğu, sonra temiz oldukları, düşüncelerinin de temiz olduğu bir havayı solumak istiyorum."
Sigmund Freud, Prenses Bonaparte'a yazdığı mektubunda şöyle demiştir: "Kişi, yaşamın anlamını veya değerini sorguladığı an, hastadır." Ama ben, yaşamın anlamını merak eden bir insanın, ruh hastalığını dışa vurmaktan çok, insanlığını kanıtladığına inanıyorum. Yaşamda anlam arayışına yönelmek için nevrotik olması gerekmez, ama gerçekten de insan olması gerekir.
Sayfa 27 - TotemKitabı okudu
Reklam
Bilgilerinin derinliği anlaşılamazdı. Onları tarif etmek zordur ama yine de tanımlamaya çalışalım. Tavırları kış günü bir nehirden geçiyormuşçasına ihtiyatlı, Dört tarafları tehlikelerle çevriliymişçesine dikkatli, Ciddiyken bir misafir gibi ağırbaşlı, Enerjileri baharda eriyen bir buz parçası gibi akıcı, Ruhları yontulmamış bir kütük parçası kadar sade ve sağlam, Kalpleri derin bir vadi gibi uçsuz bucaksız, Varlıkla ilişkilerinde durgun bir su birikintisi gibi bulanıktır.
Sayfa 66 - CanKitabı okudu
Gök engin, yer uçsuz bucaksız. Onlar kendileri için var olmadıklarından böyle engin, sınırsız ve ölümsüz olabilmişler. Bundandır ki bilge kişi kendini geride tutarak öne çıkar, kendini dışarıda tutarak dahil olur. Bunların sebebi bencil olmaması değil midir? O bencil olmadığı için çıkar sağlar.
Sayfa 41 - CanKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Laozi'nin yaşamıyla ilgili teorilerinden en kuvvetlisi Konfüçyüs'le aynı dönemde yaşamış, hatta karşılaşmış ve fikir alışverişinde bulunmuş Lão Dân adında bir kütüphane memuru olduğudur. Bu teori, düşünürün Antik Çin kültürü ve felsefe konularındaki bilgi birikimini açıklamaktadır. Rivayete göre Laozi seksen yaşına geldiğinde insanların iyinin ve doğal olanın yolundan gitmemesinden usanmış ve Çin'i terk etmeye karar vermiştir. Hangu sınır kapısına geldiğinde muhafız Yin Xi Çin'den ayrılmadan önce öğretilerini yazmasını istemiş, Laozi de Dao De Jing'i yazmıştır. Düşünürün metinde ele aldığı Dao düşüncesi, Çin tarihinde ilk kez sözü edilen evren oluşum ve varoluş teorisidir.
Sayfa 7 - CanKitabı okudu
Ve işitiyor adam ilk defa Küçüklerin, zayıfların, erkeklere peşkeş çekilen kadınların, Duygularıyla alay edilen genç kızların seslerini, Yaşamları boyunca hep ezilenlerin nefret ve kinini Ve dudaklarında hiçbir gülümseme belirtisi bulunmayan yalnızları; İşitiyor, hıçkırarak ağlayan çocukların yakınmalarını, Kandırılmışların feryadını. Ve işitiyor adam, Bütün acı çekenlerin feryatlarını, Haksız yere suçlananların, bitkinlerin ve horlanmışların seslerini, Bütün sokakların ve günlerin değeri anlaşılmamış soylu varlıklarının sızlanmalarını. Ve duyuyor, bütün bunların seslerini ve bütün bu seslerin Eşsiz bir uyum içinde gökyüzüne yükseldiğini. İşitiyor o, Tanrı'ya sadece acıların ulaştığını, Görüyor ötekilerin, kurşun gibi ağır bir yaşamı yeryüzüne nasıl bağladıklarını.
Sayfa 162 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Tam hakkıyla düşünebiliyor olmamız için ihtiyaç duyduğumuz ön koşullar nelerdir? Her defasında düşünmeyi tam anlamıyla yerine getirebilmemiz için bizden istenen nedir?" Dünyanın ve insanın geldiği yer her haliyle düşünmeye çağrıda bulunurken, karşılaştığımız her mesele bizi durup dinlemeye, dinleyip düşünmeye davet ederken düşüncenin izine rastlanmaması, insanın düşünme karşısındaki bu serkeşliği neyin alametidir?
Sayfa 14 - SayKitabı okudu
İnsan düştüğü yerden kalkar fakat, ancak düşünerek. Düşünmedikçe düştüğünün farkına varmaz insan. Düşünmedikçe, düşünmeye ayak diredikçe biteviye sürer düşüşü. Düşünecek ki düştüğünün farkına varabilsin. Ve nereden düştüğünün. Düşünmedikçe neresi olursa olsun yaşamasını sürdürür insan...
Sayfa 9 - SayKitabı okudu
Kut, insanların alışılmış 'sağduyu'su açısından, "yerliyerinde", "olması gereken", "doğru-dürüst", "aklıbaşında" ne varsa, hepsi tersini söylerken, birşeyin öyle olduğunda diretme gereksinimini sağlayandır.
Sayfa 154 - MetisKitabı okudu
...diz çöker, ellerini kavuşturup, Kimsen --- --- Neysen --- Lütfen... diye yakarır sevdiğinin başarısı için: O-Kim ve Ne olduğunu bilmediği: ama, gene de, seslenme gereksinimi duyduğu, işte, kuttur...
Sayfa 148 - MetisKitabı okudu
İnanç - Bilgi - Kuşku üçlüsü felsefede temel bir yer tutar - daha şuradan belli: bu kavramları, sıralarını farklılaştırarak yanyana koymak bile, farklı açılımlar sağlar: Bilgi - Kuşku - İnanç Kuşku - İnanç - Bilgi Kuşku - Bilgi - İnanç
Sayfa 78 - MetisKitabı okudu
Reklam
İsteyerek ölen kişi ile istemeden ölen insan arasında, temelden, kökten bir fark vardır: İlki, herşeyin ötesine geçmiş olmakla, huzurludur; ötekiyse, hiçbirşeyi çözememiş olmakla, huzursuz... "Bitmiyen sükûnlu gece" ile "kabir azabı" arasındaki fark da bu farkta yatsa gerek....
Sayfa 61 - MetisKitabı okudu
Ateşinle ilgili bütün 'koşullar', koşulsuzca, senin elinde olmalıdır. Ateş yakan, ateşine bütünüyle egemen olmalıdır - yalnızca nasıl, ne zaman, yakacağına değil; ne zaman, niye, yakacağına, ya da, yakmayacağına da... Ateş yakan, ateşini yakmayabilmelidir de...
Sayfa 55 - MetisKitabı okudu
Ateşinle ilgili öğrenmen gereken, onu hep yeniden yakabilmeni sağlayacak olandır. Önemli olan, ateşini bir kez yakıp yanmasını sürdürebilmeyi bilmen değil, hep yeniden yakmasını bilmendir. Gerçi, yanmasını sürdürmeyi öğrenmen de önemlidir; ama, bu bilginin tek yarayabileceği, işte, onu yeniden yakmak olabilir ancak. Ateşini, ancak, hep yeniden, yakabilirsin - ancak da hep yeniden yakabilirsen, senin ateşindir...
Sayfa 55 - MetisKitabı okudu
Ateşini yaktığın ocağın içindeki küllerin durumunu da iyi kavramalısın: Kül çok olursa (ocakta daha önce çok ateş yakıp temizlememiş olursan) sonraki ateşlerin yanmasını odunların yeterli hava almalarını engeller; çok az olur ya da hiç olmazsa, ocağın ve ızgaraların ateşe fazlaca uzak kalmaları yüzünden, odunların daha zor yanmalarına yol açılır. Hep bir dengedir, Ateş Yakan'ın tutturması gereken böylece - kimse de önceden yol gösteremez, 'reçete' veremez ona yakacağı ateş konusunda...
Sayfa 34 - MetisKitabı okudu
Ahlak günümüzde Avrupa'da sürü hayvanı ahlakıdır: -- yani yalnızca, bizim anlayışımıza göre, mümkün olan ya da olması gereken birçok başka ahlakın, her şeyden önce de yüksek ahlakın yanı sıra, öncesinde ve sonrasında, bir tür insan ahlakıdır. Bu ahlak böyle bir "mümkünlüğe" karşı, böyle bir "gerekliliğe" karşı var gücüyle savunur kendini: Dikkafalı ve acımasızca "ahlakın kendisiyim ben, başka hiçbir şey ahlak değildir!" der-- hatta en yüceltilmiş sürü hayvanı arzusuna boyun eğen ve yaltaklanan bir dinin yardımıyla, politik ve toplumsal kurumlarda bile bu ahlakın her zaman görünür bir ifadesini bulur olduk.
Sayfa 117 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
704 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.