Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cnnt

Cnnt
@Cfirdevs
İnsan kıyafetiyle karşılanır, Bilgileriyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır...
Reklam
Allah’a karşı tutum ve davranışında samimi olmadıkça senin güneşin doğmaz!
Sayfa 66
İrademin esaretinden çıkamıyordum. İnatçı öfkem, elimi ayağımı felç etmişti…
Sayfa 52

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aslında hiç kimseyi sevmiyordum. Çünkü insanlar beni incitiyordu.
Sayfa 34
Deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek.
Sayfa 73
Reklam
Her iman sahibi şahsiyet, “ acaba ben nasıl peygamber görmeden sahabi olabilirim? Sorusu ile şaki bir dünyada sahabi olmak gibi bir hedef ve ideal içerisinde olmalıdır.
Gözyaşları yalnızca hapsedilmiş durumdayken korkunç acı verir…
Sayfa 47
İnsan var, dokunduğu şeye değer kazandırır; insan var, dokunduğu şeye değer kaybettirir.
Sayfa 113
Önemli olan birilerini geçmek değildir. Mutlu, tatmin edici ve dünyaya yararlı bir hayat yaşatmaktır.
Sayfa 64
Ya bir yol bulacağız ya bir yol olacağız. Hanibal
Sayfa 16
Reklam
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve paradoksal olarak, insanın negatif deneyi­mini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Bu felse­feci Alan Watts’m “tersine yasa” adını verdiği şeydir; kendinizi daha iyi hissetmeye çalıştıkça daha az tatmin olacaksınız, zaten bir şeyi elde etmek için bunca çabalamak ona sahip olmadığı­nız düşüncesini güçlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Umutsuzca zengin olmayı arzularsanız, ne kadar para kaza­nırsanız kazanın kendinizi daha yoksul ve değersiz hissedersi­niz. Seksi olmayı ve arzulanmayı umutsuzca istedikçe, fiziksel görünümünüz ne olursa olsun kendinizi giderek daha çirkin hissedersiniz. Mutlu olmayı ve sevilmeyi umutsuzca arzula­dıkça, çevrenizde kim olursa olsun kendinizi yalnız hisseder ve korkarsınız. Spiritüel aydınlanma peşinde koştukça, oraya ulaşmayı denedikçe daha sığ ve ben merkezci olursunuz.
Sayfa 11
Performans öznesi kendisini zorlayan, hatta sömüren her türlü tahakküm yönteminden muaftır. Kendi kendi­ nin egemeni ve efendisidir. Dolayısıyla, kendi kendinden başka kimsenin boyunduruğu altına girmez. Bu açıdan ita­ atkar özneden ayrılır. Tahakküm yöntemlerinin ortadan kalkışı özgürlüğe götürmez. Daha ziyade özgürlük ve za­ ruretin birbirine geçmesine müsaade eder. Böylelikle per­ formans öznesi, performansın azamileştirilmesi için mec­buri özgürlüğü veya kısıtsız mecburiyeti temellük eder.8 İş ve performansın ifrau kendini sömürmeyi şiddetlendirir. Bu ise başkalanm sömürmekten daha verimlidir çünkü özgürlük hissiyle beraber gelir. Sömüren aynı zamanda sömürülendir. Zanlı ve kurban artık ayırt edilebilir değil­ dir. Bu kendi kendine çekilme hali, kendine içkin mecbu­ riyet yapılannın şiddete [Gewalt] tahavvülü sebebiyle pa­ radoksal bir özgürlük doğurur. Performans toplumunun psişik hastalıklan, tam da bu paradoksal özgürlüğün pa­ talojik tezahürleridir.
Geçtiğimiz yüzyıl bir bağışıklık çağıdır. İç ile dış, dost ile düşman veya kendi ile yabancının açık seçik ayrım­larla ele alındığı bir çağdır. Soğuk Savaş da bu bağışıklık şemasını takip etmiştir. Hatta geçtiğimiz yüzyılın bağı­şıklık paradigması baştan aşağı Soğuk Savaş lügatçesinin, bütünüyle askeri dispozitifin buyruğu altındadır. Taar­ruz ve müdafaa bağışıklık faaliyetini tarif eder. Bu biyolo­jik olandan toplumsal olana doğru, toplumsal tabakaların tümüne doğru yayılan bağışıklık mekanizmasına bir kör­lük kazınmıştır: her ne ki yabancıysa geri püskürtülecek­ tir. Bağışıklık direncinin nesnesi, haddi zatında yabancılık­tır. Yabancı hasmane bir gayeye sahip olmasa dahi, ondan herhangi bir tehlike sudür etmese bile başkalığı sebebiyle imha edilecektir.
Sayfa 8
İçinde bulunduğumuz bu tuhaf kuşak uykuyla uyanıklık arasında var oluyor. Elinde geçmişin toprağını ve geleceğin tohumlarını tutuyor.
Sayfa 112
207 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.