"Bu andan itibaren,kendinizi düş kırıklıklarına uğratmaya son verin.Kendinizi kalabalıktan ayırın.Sıradan olmaya ve size dayatılanları yapmaya daha ne kadar dayanacaksınız ?
Kendiniz olmak için fazla zamanınız yok."
Epiktetos
Turgut Özakman, 1948'de henüz 18 yaşındadır, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisidir. Milli mücadelenin izini sürebilmek için Ankara'dan Afyon'a kadar yürür. Mecazi anlamda söylemiyorum, otomobil veya trene binmeden, tabana kuvvet, yürür. Güzergâh üzerinde yaşayan, Kurtuluş Savaşı'na tanık olmuş ve 1948'de hâlâ hayatta olanları bulur. Hatıraları dinler, defterler dolusu notlar alır, fotoğraflar toplar. Bıyıkları yeni yeni terlemeye başlamış bu delikanlının yaya olarak gerçekleştirdiği tarihi seyahat, 10 gün sürer... Ve, bu attığı adımlar, "Şu Çılgın Türkler" fikrinin çıkış noktasıdır.
Beni istiyorsun,
Bahçeni sulayayım diye.
Sonra o tomurcuklar biraz ben..
Sonra o çiçekler biraz ben..
Sonra o yemişler biraz ben..
Ve bir öğle sıcağında
Yapraklarımın gölgesinde
Avaz avaz sen.
21. yüzyıl insanının en büyük ve temel ihtiyacı 'anlam'dır. Sosyal medya kullanımının artmasıyla herkesin gerçek kimliğinin yanı sıra bir de sanal kimliği vardır. Sanal ortamda edindiği arkadaşlıklarla çevresinin geniş olduğu kanısına varan, paylaştığı fotoğrafin 500 beğeni alması ile çevresi tarafindan beğenildigini ve sevildiğini düşünen kişinin dört duvar arasında akıllı(!) telefonuyla yalnız başına olması, tükenmiş insanın anlam arayışının en trajik örneğidir.
Tükenmişlik Sendromu / Ayşe Kaya Göktepe
"Mektup yazmak hayâllerin önünde soyunmak demektir.Ki Onlar aç kurtlar gibi bunu bekler zaten..
Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz.
Hayaletler yolda içip bitirir onları..."