İlk kadın romancımız Fatma Aliye'nin güzel bir kitabını okudum.
Osmanlı döneminde birbirlerine kardeş,akraba, arkadaş olan kadınların birbirlerine yazdıkları mektuplardan yola çıkarak erkeklere,aileye,evliliklere , aşka, sosyal hayatlarına dair bir çok bakış açısı getirdiğim bir kitap oldu kendisi.
...
Bunların ne ölmeleri ne de yar meleri artık bana etki etmiyor. O durumlara karşı kendimi mermer sanıyorum. Zavallı kalbim onlardan yediği darbeler o kadar birbiri üzerine oldu ki artık nasır bağladı.
..
Önceleri "acaba bir hata mı ettim" diye şaşal ayan fikrim gördüğü haksızlıklar üzerine artık onların hiçbir sözüne önem vermez oldu. Fakat bu konudaki duygusuzluğu bir yumuşak huyluluk biçiminde göstermeye mecburum.
Zira....
Evet Mehabe , zira geçinmek için ben onların emirlerine uymaya haklı haksız hükümlerine boyun eğmeye mahkumum!
..
Şairce hayallerimin özeti, mutluluk heveslerinin tümü bundan ibaretti: "Beni sevecek, beni düşünecek,bana acıyacak."
O tarzda hayal edilen, o hayali eşi ben görmeden sevmiştim. Güzel olmuş ,çirkin olmuş, zengin olmuş ,fakir olmuş buralarını düşünmüyordum.
Beni sevmesi, düşünmesi ,bana acıması bence yeterliydi. İşte ben bu gibi hevesle, bu düşünceyle gelin edilmiştim.