Bu şarkıyı boşuna sevmemişim. Yaşıyorsun, yaşıyorsun, yaşıyorsun ve bir gün bir bakıyorsun önceden sadece sevdiğin bir şarkı aslında önceden senin o günün için yazılmış, bir bakıyorsun pat diye şarkıdaki şapşal kahraman olmuşsun. Adam önceden görmüş. Yazmış, söylemiş. Dinlemiş, sevmişsin ama gerçek olacağını, tam yirmi sene önce kurulmuş bir saatli bomba olduğunu ve yirmi sene boyunca hep tuk tuk tuk bugüne doğru çalıştğını düşünmemişsin; o duruma düşeceğin hiç aklına gelmemiş.
Senin aşkın bu kadar olur. Bir buçuk saatlik bir şey. Karanlık, havasız, soğuk, nemli bir dünyada senden başka herkese ait. Beğenmedim be! Bir boka benzemiyor. Bitse de gitsek. Aa, öyle deme. Yazık çocuğa, içim acıdı. Aşk acısı, şehvet acısı. Bir gençlik şarkısı. “Baby, since I've been loving youuu, yeeeah.” Tamam, tamam, abartma. Koca adamsın. Seni sarhoş eden her ne ise adını koymakta acele etme. Hem, koyacaksın da ne olacak? Kim duyacak? Kim anacak? Kimin umurunda? Keşke şaşırmayacak
Kızın sarsıcı bir cazibesi vardı. Bakmamaya çalışıyordum. Çünkü aptallık ile cesaretin, masumluk ile arsızlığın karıştığı ürkütücü bir pırıltıyla bakıyordu, bana bakarken ne düşündüğünü biliyorum, diyordu, aptal değilim.
Esas adam olmak da arzu edilir bir durum değildir. Doğruyu söyleyeceksin, ama yanlışı yapmayı bileceksin. İkiyüzlülükten değil, Patron'a patron olduğunu hissettirme ihtiyacından.