Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yunus Emre Çetinkaya

Yunus Emre Çetinkaya
@Emrecetinkaya
Sokakta hiçbir gerçek tek başına dolaşacak kadar cesur değil. Sokaklar ne dediği anlaşılmayan hayallerle dolu. Varacakları hiçbir yer yok. Zaten bir yer aramıyorlar. O yüzden eğildikleri bir alın yok.
Reklam
Ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni? Daha da korkunç, bir başına değilsen oysa: Şeytan öylesine doyumsuz bir güzellik vermiş ki sana. Selam Oza!
Aşkı bir gövdeden doğuran dünya Sen koydun bu kalbi bu güzelliğin önüne Ayrılığa bırakma beni Ölüm nasılsa bir gün sürecek hükmünü

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Senin Şarkın
Bugün bir şarkı dinledim tıpkı sen Sanki seni çizmişti bir şarkıyla şarkıdaki gitarla Bir ses sen olabildi zihnimde Gitar çalan bir kız söyledi şarkını O söyledi ben yazdım şiirlerini Saati sorma gecenin 1:45 'inde Adını sorma işte sırılsıklam bir sevda şarkısı Ne ben kendimdeyim ne gece gider gündüze Kalbimdeki sıcaklığa bak hastalandım sendeki mevsimde Bir şarkı bu kadar sen olur mu? Sorma olur bak oldu işte Uyuduğumda bilmeden zihnimde çalıyorsun Uyandım da görmeden gözlerimde yaşıyorsun Şimdi dağlar yollar yıllar ardındasın sanki Dilim söylemeye adını unuttu bilmiyorsun ✍️
Kurt
Ah! artık benim de benzim sarı, Damar kanımı dolaşmıyor. Hiçbir kıyıya ulaştırmıyor, Beni Şehrazat'ın masalları. Anlamıyorum dilinden artık Geceyi saran güzelliğin, İçim, kör bir kuyu gibi derin, Ve sonsuz rüyasında yalnızlık.
Reklam
64 syf.
7/10 puan verdi
Üvercinka
ÜvercinkaCemal Süreya
7.1/10 · 18,6bin okunma
Haliç'te Köprü Altı
Haliç'te köprü altında küçük çocuklar yatardı eskiden Şimdi dalgalarda dansözlük yapan küçük tekneler Sirkeciden köprüye yağmur yağardı Vatkalı paltoları ıslatmaya yetecek kadardı Bu suyun kıyıları sana vurur muydu? Baktığımda yeşil gözlerin rengi aklımda oluşur muydu? Unutulmuş bir kenar akşamı Rastlaşır mıydık ki biz burda Deniz alışmış sanki seni uzaklarda unuttu Her yerden görünen bu susuz deniz simdi yagmurlara tutuldu. ✍️
Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı Adam bulut gibiydi, hatırladı Adamın ayaklarının altında Yildizlarin yıldız olduğu vardı Adam yıldızlara basa basa yürüdü Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
'Bir tel gibi gergindim ve varlığının ona her dokunuşuyla tınlıyordum.'
%37 (256/680)
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun KitabıFernando Pessoa
8.6/10 · 10,5bin okunma
Reklam
Bugün size bu satırları duygusal bir ihtiyaçtan ötürü,sizinle karşılıklı konuşabilmek için yanıp tutuştuğum için yazıyorum. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, söyleyecek hiçbir şeyim yok. Dipsiz bir bunalımdayım bugün - hepsi bu. Sözlerimin saçmalığı halime tercüman olsun.
Gecenin mavisinde kaybolmuş bir sandal gibi Koyu gri esintide bir ay ışığı simdi yalnizlik Yaz vakti geçen bir yağmur bulutu gibi Ustume ortulu bir yorgunluk ve hep yalnizdik Zamani dolmak uzere yine Her şey akacak yolunda Ve ben yine kaybolacagim Omzumda yeşil montumla Beyoğlu'nda Belki de bu sefer vurmuş olacağım Hiç varamadığım karşı kıyılara ✍️
+Sevdiğin biri var mı? -Evet. +Seni seviyor mu? -Evet. +Nereden biliyorsun? -Her seferinde okuması için ödünç verdiğim kitapları geri verirken içerisine çiçek koyuyor. +Hepsini okuyor mu? -Elbette okuyor. +Sordun mu ona? -Önemli yerlerin altını çizdiğini görüyorum. +O’da insanlığı kurtarmak istiyor mu? -Evet. +Nereden biliyorsun? -Altını çizdiği cümlelerden. Nun va Goldoon 1996 (Ekmek ve Çiçek)
Barış'ı tanıdığım yerde ne çiçekler vardı, 'ne de başı bulutlarda bir çınar.' O gevrek sesiyle simitçi bile giremezdi oraya. Taş havluya yalnızca kuşlar konardı bazen. Kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti Barış bana. Düşle gerçek, onun o yarım sözcüklerinde öylesine iç içe geçerdi ki,dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi göğümüzden. Taş avluda düşsel uçurtmaları uçurmayı işte öylece öğrendim Barış'tan.
Onu tanıyınca anladım,yeryüzünde herkesin bir parçası kayıptı, ve bazılarımız o kayıp parça uğruna bütün tamamlanmışlığına rağmen yarım, kalabalıklara rağmen yanlız, bütün ritmlere  rağmen sağır olabiliyordu ve o eşsiz parça bulunamadığı sürece sürgün göçebeydik ve huzursuzduk. bulamadıkça, bulunamadıkça eksiliyorduk, eskiyorduk binalar gibi. onu tanıyınca anladım, bulmak istediğim sadece eksik parçam değildi, bende ki ucu kırık parçanın sahibini de arıyordum. elimde mürdüm bir parça, deliriyordum. ” parçaları kaybolmuş puzzle gibi artık insanlar. der c.p kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin beyni yok.” oysa herşeyim vardı benim tek eksiğim sendin, sen gelince tamamlandı içim, huzursuzluğumun rüzgarı dindi, duydum yeryüzünün gökyüzünün gerçek sesini. uzatıp elimi gördüm ışığının rengini.  gökyüzü alabildiğine mavi.
89 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.