Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yunus Emre Çetinkaya

Yunus Emre Çetinkaya
@Emrecetinkaya
"Hayatta her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşırmaz."
Reklam
Safinaz başının üstünde yıldız görmeyi, çocuklarından bile çok özlemiş. Sen şimdi başının üstünde yıldız görebiliyor musun İnci?
"Bir de kimbilir, sevdiğin insan seni sevmez olur. Ufak bir iş deme, yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir içerideki adama..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sesiniz
Siz gittiniz,gittiniz,gittiniz, Ben kaldım,kaldım,kaldım, Sesiniz kaldı,onda kaldım, Yöneldim yüzünüze baktım, Yöneldim gözlerinize baktım. Yalnızlığımı nasıl anlayacaktım.
Sokakta hiçbir gerçek tek başına dolaşacak kadar cesur değil. Sokaklar ne dediği anlaşılmayan hayallerle dolu. Varacakları hiçbir yer yok. Zaten bir yer aramıyorlar. O yüzden eğildikleri bir alın yok.
Reklam
Aşkı bir gövdeden doğuran dünya Sen koydun bu kalbi bu güzelliğin önüne Ayrılığa bırakma beni Ölüm nasılsa bir gün sürecek hükmünü
Kurt
Ah! artık benim de benzim sarı, Damar kanımı dolaşmıyor. Hiçbir kıyıya ulaştırmıyor, Beni Şehrazat'ın masalları. Anlamıyorum dilinden artık Geceyi saran güzelliğin, İçim, kör bir kuyu gibi derin, Ve sonsuz rüyasında yalnızlık.
Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı Adam bulut gibiydi, hatırladı Adamın ayaklarının altında Yildizlarin yıldız olduğu vardı Adam yıldızlara basa basa yürüdü Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
'Bir tel gibi gergindim ve varlığının ona her dokunuşuyla tınlıyordum.'
Bugün size bu satırları duygusal bir ihtiyaçtan ötürü,sizinle karşılıklı konuşabilmek için yanıp tutuştuğum için yazıyorum. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, söyleyecek hiçbir şeyim yok. Dipsiz bir bunalımdayım bugün - hepsi bu. Sözlerimin saçmalığı halime tercüman olsun.
Reklam
Barış'ı tanıdığım yerde ne çiçekler vardı, 'ne de başı bulutlarda bir çınar.' O gevrek sesiyle simitçi bile giremezdi oraya. Taş havluya yalnızca kuşlar konardı bazen. Kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti Barış bana. Düşle gerçek, onun o yarım sözcüklerinde öylesine iç içe geçerdi ki,dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi göğümüzden. Taş avluda düşsel uçurtmaları uçurmayı işte öylece öğrendim Barış'tan.