Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esra

Esra
@Esrassen
Tarih tekerrür
Bir ordunun derlenip toparlanması, hatta yeniden kurulması, evet, yavaş yavaş olacaktı. Fakat asıl sabır isteyen, asıl yavaş yavaş dedirten, dedirtmesi gereken iş bu idi; yanılanı yanıldığına inandırmaktı. Onu yoktan yere bir başka düşman yapacak yerde, hakkı olan cepheye, asıl cephesine kazandırmaktı.
Sayfa 159
Reklam
Sorarlarsa, “Ne iş yaptın bu dünyada?” diye, rahatça verebilirim yanıtını: “Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyarın arasına doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından…”
Sayfa 213Kitabı okudu
“Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“İnsanlar…” dedim fısıldayarak. “Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluklan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanları.”
“Kendimi dinlemeyi öğrenmekti bu yaptığım. Çünkü duyulabilecek kadar yüksek bir ses vardı içimde. Bunu fark edince, dünya üzerindeki bütün insanlar birden yok olsalar dahi yalnız kalmayacağımı anladım.”
Reklam
Ana-babalarımızdan alacaklı olduğumuz bir gerçek de olsa, geçmiş yeniden yaşanamaz. Bazı insanların daha elverişli koşullarda yetişmiş olmasının yarattığı eşitsizliğe isyan etmek de bizi kendi sorumluluklarımızı görmekten alıkoyabilir. Üstelik ana-babalarına öfkelerini sürdüren insanlar onlara karşı duydukları korkuyu da sürdürürler. Ana-babadan korkmak ise olgunlaşmamış olmanın bir göstergesidir. Unutmamak gerekir ki onların da ana-babaları vardı ve kuşaktan kuşağa aktarılan sorunlardan kimin sorumlu tutulabileceği sorusunun yanıtı yoktur.
Çünkü insanın kendi içinde ürettiği kargaşa dış dünyadaki gerçek tehlikelerden çok daha ürkütücüdür.
Bir kadınla on beş yıldır yaşıyorsanız onsuz bir hayat düşünemez hale gelirsiniz. Dünyanızın bir parçasıdır o. Diyelim ki güneşin ve ayın bazı özellikleri hoşunuza gitmiyor, onları gerçekten değiştirmek ister misiniz?
Sayfa 154Kitabı okudu
Sanki muazzam bir makinenin esiri olmuş gibiydik. Kendi özgür irademizle hareket etmeyi aklımıza getirmediğimiz gibi, direnmeye çalışalım diye bir düşüncemiz de yoktu.
Sayfa 125Kitabı okudu
Kitaplar, bende bir konuşma dürtüsü uyandırıyorlarsa, daha çok kafamın içinde kendi aralarında yapıyorlardı bu işi. Bazan, o sıralarda üst üste okuduğum kitapların aralarında bir fısıltı tutturduklarını, kafamın içinin de böylece her köşesinde bir müzik aletinin mırıldandığı bir orkestra çukuruna dönüştüğünü hisseder ve hayata kafamın içindeki bu müzik yüzünden katlandığımı fark ederdim.
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
“Birini memleketinmiş gibi sevebilirsen, bir avuç toprağıyla yetinmeyi bilmen gerekir, bildim, yetindim.”
Sayfa 5
Ama şimdi biliyorum ki, hepinizin atladığı bir şey var: Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez.
Sayfa 262
Huysuz at
Ayağından önce burkulmuş yüreği, Vurmamışlar. Kırık bir yürekle yaşayakalmış.
Devamlı akan su durduğunda serinliği özlenir, yanan ışık söndüğünde aydınlık özlenir ve insan karısını kaybettiğinde de onu ne kadar çok sevdiğini anlar. Anlayabilmek için en kötüsünün başa gelmesini beklemek ne acı. Neden mutluluğu ancak çekip giderken çıkardığı sesle tanıyabiliyoruz?
Sayfa 90
Sana kendimden bahsetmeyi özlüyorum. Kendi kendime konuşmayı öğrenmeliyim. Birlikte, kırk yıl boyunca hiç sıkılmadık. Bence bu bir işaret. Gerçek bir çift olmuştuk. Aynı şeyleri, aynı evleri, aynı insanları, aynı şarapları, çoğunlukla aynı filmleri, aynı çiçekleri, aynı kedileri severdik. Aynı şeylere gülerdik.
Sayfa 25
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.