"Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu ben şöyle inanıyorum: Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun zamanı gelince uyandırılması gerekir. Kitap sevgisinin bende nasıl uyandığını düşünüp bu kanıya varıyorum. "
"Bu yeni icatlar, karıncaların yaratıcılıklarını ellerinden almıştı. Her karınca şimdi artık filler sultanına yaşam suyu, çiçek özü, türlü yiyecek arayan, ona saraylar kuran, taht yontan birer makina olmuştu. Ama hiç hiç düşünmeyen."
Gömülmek istedikleri ya da başkalarının onları gömmek istedikleri, gömülmelerinin en doğal olacağı yerlerden başka yerlerde ölen insanların sayısı giderek artıyordu.
Doğu'da dünya ile ahiret arasında o kadar ayrılık yoktur. Orada ölüler biraz diri diriler azıcık ölü gibidir. Türbeler ile meskenler yan yana bina edilir.
Yalnızca karanlıktan korkuyorduk. Dinin tohumları bile yoktu, görünmeyen bir dünyaya dair kavramlar yoktu Yalnızca gerçek dünyayı biliyorduk, korktuğumuz şeyler de gerçek şeylerdi, somut tehlikelerdi, bizi avlayan canlı kanlı hayvanlardı.
O, tartıp analiz etmeye zahmet etmezdi. Basitliğin ta kendisiydi. Olayları, neden özellikle bu şekilde ve genelde tutarsızca olduklarını aklından geçirmeden, yanlızca yaşıyordu.
Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşmak da mümkün mü?