Aradan çok zaman geçer bazen.
Bir kaç mevsim,
Bir kaç insan,
Bir kaç anı,
Bir kaç acı.
Her şey biter,
Hesaplar ödenir,
Defter kapanır...Ve kalırsın kendinle baş başa
Tüm tanıdıkları onu gıpta edilecek bir kadın gibi görürlerdi, ama bu görüntüyü sağlamak, kendisi için yarattığı imaja uygun davranmaya çalışmak hemen hemen bütün enerjisini tüketmişti.
Bu yüzden, kendisi olmak için gereken enerji hep eksik kalmıştı.
Nasıl hissettiğiniz hakkında asla iki kez konuşmayın. Çünkü sizi ilkinde duymayan ikincisinde de duymaz. İlişkide anlamamak yoktur; anlamayı istememek vardır…
“Bir gün elinde kahven ve yüzündeki sessiz gülümsemeyle, kimsenin yarım, eksik sevgisine kendini muhtaç etmediğin için, doğana uymayana uymadığın için, seni sen yapan taraflarını kabul edemeyenleri hayatından uğurladığın için, kendine teşekkür edeceksin.”
Yere çöküp bağıra çağıra daha fazlasına dayanamıyorum diye ağlamak isterken,
sessizce sakince bir köşede oturup
olan bitene gülümsüyorum.
Hayat inceden inceye delirtiyor...
Sizin alınız al, inandım.
Morunuz mor, inandım.
Tanrınız büyük, âmenna.
Şiiriniz adamakıllı şiir,
Dumanı da caba.
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız...
Mutsuz uyumanıza
Ve mutsuz uyanmanıza neden olan
Hiçbir şey için savaşmayın.
Yolunuzu değiştirin.
Bu, pes etmek değildir.
Sadece bazı şeyler savaşmaya değmez.
Denizler dalgalar dövdü beni,
sert rüzgârlar yurt bildi zirvelerimi.
Kırıldım, söküldüm, ufalandım;
döndüm bitiştim tekrar kendime
açsan, kırsan, baksan;
bütün yeryüzü, her zerremde...
Dinlemek; unuttuk biz bu kelimeyi gerçek anlamda kullanmayı. Şu an sadece karşıdakinin susması ve konuşma sırasının bize gelmesi için yapıyoruz bu eylemi.