"...Nöron gruplarında gerçekleşen elektriksel aktivitenin tek bir nöron ölçülerek kaydedilmenin mümkün olduğunu söyleyen James K. Johnson, bunu mümkün kılan özelliğin beyindeki fraktal yapı olduğunu belirtiyor."
"...Sakin olun ve sabırla dinleyin, ey Portekizliler. Bildiğiniz üzere kafatası denen şey kemikten bir kutudur ve içinde beyin bulunur; aslında uygun biçimde renklendirilmiş şu anatomik haritadan da görebileceğiniz gibi, beyin denen şey omuriliğin üstünde bulunan bir uzantıdan ibarettir. Sırt boyunca hemen filizlenip kafatasının içinde zekâ çiçeğine dönüşüvermiştir. Yanlış anlaşılmasın, bu avam ve aşağılayıcı bir benzetme değil. Çiçekler çeşit çeşit olduğundan her birimiz en sevdiği çiçeği seçebilir, zira zevkler ve renkler tartışılmaz, tabii iyi birer öğretmen ve öğrenci olan bizler, insanları seçtikleri çiçeklerden dolayı kınamadan önce bu insanların kendilerinden nefret ettikleri için böyle çiçekler seçmiş olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız, ayrıca unutmadan kimi bitkilerin iki kez beslenmeye, yani besini hem topraktan hem de tepelerinde uçan bin türlü böcekten, hatta kuşlardan temin etmeye hakkı olup olmadığını da sorgulamalıyız. Hazır konusu gelmişken insanın yargı yetisini kendi kendine felç etmesinin ne kadar kolay olduğuna değinelim: İki tarafın anlattıklarına kulak verip suya sabuna dokunmadan tarafsız kalmaktan daha kolay bir şey yoktur bu dünyada, çünkü bu sayede zinanın âlâsını işleyip vicdanımızı temiz tuttuğumuzu iddia edebiliriz. Ancak bizler bu uzun düşüşü seyrederken hiç tarafsız davranmadık. Dikkatimizi beyindeki damarları yırtan şu darbeye toplamışken vicdan puanlarımız biraz düşmüş olabilir, ama olsun, böyle gösteriye vicdanımız feda.
"...Ölüm, tıpkı doğruluğu kanıtlanabilen bir matematik formülü gibi kendine has, tuhaf bir güzelliğe sahiptir; iki noktanın arasından ki en kısa mesafe basit bir çizgi bile olsa cetvelimiz yeterli uzunlukta değilse işler zora girer..."
"...Düşün: Kör, sağır ve dilsiz çölde gidiyorlar ve sağır ölüyor. Dilsiz köre; sağırın öldüğünü nasıl anlatır? Seni sevmek; sadece dilsiz kalmak değil, dilsizin böylesi olmak işte."
"Yirmi yaşında olmadığımız halde bizler de mutlu olduğumuz anları gözden geçirsek, bütün kainatın karşısında titrediği şu kelimeye ulaşmaz mıyız? "Hiç". "