Orta Doğu'daki savaşa destek alabilmek için, suni bir düşmanlık yarattılar.
Savaş'ı haklı çıkarabilmek için İslam'ı kullanıyorlar.
Musa, İsa, Muhammed ve Buda bize hayatlarımızı barış içinde yaşamamızı öğretmiştir.
Ama birileri dini kullanarak nefret duygusunu körüklüyor.
İslam fobisi politik bir propagandadır.
Sessizce yaşayan kadınlar var.
Kendinden başka hiç kimseye zararı olmayan, hüzünlerini gülümsemelerinin arkasında saklayan ve artık masallara inanmayan kadınlar.
Yorgunluklarını gözlerinde taşıyan, konuşmaktan bıkmış, içine kapanmış, hayatı tecrübeleriyle sorgulayan, susan ve anlaşılmayan kadınlar.
Gündüzleri nafakası için çabalayan, geceleri yalnızlığına sarılan, her şeye rağmen yine de inatla ayakta kalan ve sevdikleri için yaşayan kadınlar.
Saçınızdaki her beyaz, ışığınız; akıttığınız her gözyaşı, ahınız ve doğruluktan ayrılmayan kalbiniz de sizi diğerlerinden ayıran en büyük farkınız olsun.
Öldüğümde çok sevdiğim şu kitabın sayfalarını artık çeviremez olacağım, bu yüzden de ölmeden önce hepsini okumuş olmaya dair nafile bir umut besliyorum...
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; akıl çağıydı, budalılık çağıydı; inanç çağıydı, inançsızlık çağıydı; ışık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi; umut baharıydı, hüzün kışıydı; önümüzde her şey vardı, önümüzde hiçbir şey yoktu.
Bir gece başımızı alıp gitsek diyorum
Bir deniz kenarı mı olur
Bir dağ başı mı olur
Kaçsak bu kalabalıktan
Bir yer bulsak kendimize
Düzenli yaşamalardan uzakta
Bir yanımızda şehrin ışıkları
Bir yanımızda kucak dolusu yıldızlar
Orada hiç yemesek hiç uyumasa
Hiç düşünmesek yarını
Sonra unutsak sıkıntısını günlerin
Gecenin karanlığını
Sonra bıraksak kendimizi sevgiye erdemliğe mutluluğa
Her nefes alışta duysak yaşadığımızı
Sonra kaybolsak bu özgürlükte
Bu hazda
Bu derin aydınlıkta
Sonra sabah
Sonra paydos
Sonra kurtuluş
Sonra ölüm