Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mir Serhat Övün

Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgâr dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: “Buradayım!” der
Reklam
Sence halkın ezici çoğunluğu hakikatin ne olduğuna aldırıyor mu? Umurlarında bile değil! Sadece rahat bırakılmak ve hayal güçlerini besleyecek masallarla kandırılmak istiyorlar. Peki ya adalet? Şahsi ihtiyaçları karşılandığı müddetçe onlar için bu kavramın da zerre kadar ehemmiyeti yok
“İnsan dünyadaki en garip yaratık,” diye mırıldandı. “Kartallar gibi uçmak istiyor ama kanatlan yok. Aslan gibi kuvvetli olmak istiyor ama pençeleri yok. Ne kadar kusurlu yaratmışsın bizi, Allah’ım. Bir de yetmezmiş gibi bizlere kendi acizliğimizi idrak etme gücü vermişsin.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kısacası ben insanlığı iki temel gruba ayırırım. Birinci grupta neyin ne olduğunu bilen bir avuç insan vardır. Diğer guruptaysa hiçbir şeyin farkında olmayan kitleler. Birinci grup liderlik etmek ikinci grupsa onları izlemekle yükümlüdür. Birinci gruptakiler anne babalara ikinci gruptakiler de çocuklara benzer. İlki hakikate asla ulaşılamayacağını bilir. İkinciyse ellerini uzatarak hakikate koştuğunu sanır. Bu durumda ilk gruptakilerin diğerlerinin zihinlerini masallarla hayal ürünü hikayelerle doldurmaktan başka çaresi var mıdır? Yalan söyleyip kandırmaktan başka ne gelir elinden? Üstelik bunu ikinci gruptakilere merhamet dolu hislerle yaparlar.
“Aklıma Kral Naaman’ın hikayesi geldi doğrusu. Senamar kral adına Habemak’ta muhteşem bir saray inşa etmişti. İnşaatın tamamlanmasının ardından kral mükafat olarak mimarı kendi yaptığı binadan aşağı attırmıştı.”
Reklam
Fakat bence,saygın olabilmek için, varlık görmemiş insanlardan uzak durması gerektiğini düşünenle, yenilmekten korktuğu için düşmandan kaçan alçak arasında bir fark yok..
Bülbülleri kızdırıp çileden çıkaran önemli bir başka neden daha vardı: o da sırf sesleri güzel diye kafeslere konarak hapsedilmeleri ve özgürlüklerinin kısıtlanmasıydı.
Sayfa 47
Insan madem ki ölecektir. Bunun 'nasıl' ve 'Ne zaman' olacağının önemi yoktur.
Bir memeli ya boynuzludur ya da yırtıcı dişlidir. Iki özelliği bir arada bulmak olanaksızdır; çünkü ona göre doğa ISRAFA gitmez. Hayvan kendini ya boynuzuyla ya da dişiyle savunur. Böylece doğanın bir yerde harcadığını başka bir yerde tutuma giderek dengeledigini söyler Aristoteles. Bunun başka bir örneğini geviş getiren hayvanlarda bulur. Bunlarda birkaç mideye karşılık dişlerin eksik ve yetersiz olduğu görülmektedir. Bir başka gözlemi de tek tırnaklıların boynuzlu olmadığı ile ilgilidir.
Sayfa 36
Korku cezadan fenadır. Çünkü ceza elle tutulur birşeydir ve o dehşet verici belirsizlikle, o korkunç ve sonsuz gerginlikle kıyaslandığında çok daha ağırdır.
Reklam
Belli bir amaç uğruna yaşanmayan hayat, bir yanılgıdan ibaretti
Kendini bir kez keşfeden kişi, bu hayatta hicbir şeyi kaybetmez. Ve kendi içindeki insanı bir kez anlayan kişi,tüm insanları anlar
Ey doğru yolun yolcusu,çaresiz kalma; Çıkma kendinden dışarı,serseri olma; Kendi içine sefer et erenler gibi: Sen görenlerdensin, dünya seyrine dalma.
Niceleri geldi,neler istediler; Sonunda dünyayı bırakıp gittiler; Sen hiç gitmeyecek gibisin,değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler.
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.