"Bir hiç için bir sürü gürültü," diye düşündü. Hiç için: Bu yaşam ona hiç için bağışlanmıştı, kendisi hiçti ve buna karşın değişmeyecekti artık: O olmuştu, tamamlanmıştı.
Orada akıp gidecek olan benim en güzel yıllarımdır, gençliğimdir benim. Ben hemen yaşamak istiyorum, bekleyemem vaktim yok. Daha yaşamaya başlamadım, halbuki ihtiyarladım bile, yirmi bir yaşındayım.
Kız, omzuna yaslanarak bir an çırpındı, ama ağlamıyordu, yalnızca iç çekti. Kendine tanıyabildiği hak bu kadardı işte: birkaç saniyelik, sessiz sedasız bir fırtına.
"Düşünüyorum da," diyorum gülerek, "hepimiz şurada oturmuşuz, o değerli varoluşumuzu sürdürmek için yiyip içiyoruz. Oysa, var olmaya devam etmemiz için hiçbir, ama hiçbir sebep yok."