Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

meryem imamoğlu aksoy

meryem imamoğlu aksoy
@Meryem_imamoglu
Ailem;her şeyim ♡
Bir çocuğun doğumdan üç yaşına kadar duyduğu kelimelerin nitelik ve niceliği,çocukların eğitim hayatındaki başarılarının neden farklılaştığını açıklayabilir.
Reklam
Geliştiren saygı kültürünün bilgisi bilim ve sanat temelli gerçeklere dayanır. Bilgi, insanın biyolojik, psikolojik, toplumsal yönlerini sürekli araştıran, gözlemleyen bir tavır içinde irdelenir, sorgulanır. Bu kültürün eyleminin temelinde, kişinin öğrenme ve gelişme isteği yatar. Şevk, istek, merak, sebat, azim gelişimin temel basamaklarıdır. Bilgi, bunlarla özümsenir ve onun bir parçası haline gelir. Onun hesap vereceği en yüce otorite kendi vicdanıdır; yaşamının anlamı kendi vicdanıyla yaptığı hesaplaşma süreci içinde oluşur.
Başkalarının ıstırabından gönül çevirdiğimiz her seferinde kalbin birazı ölür.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Seviyorum İstanbul'u, gözlerim hem açık, hem kapalıyken.
Hayat inatçıdır ve en çok nefret edildiği anda sımsıkı tutunuz size.
Reklam
... kadınların toplumda mevki sahibi olabileceği bir toplumun içinde kalma olasılığı fevkalade geliyormuş ona.
Ruh, bedende görünür hale gelmeye başladığında ortaya "zerafet" çıkar.
Yatsak, uykumuzu zehredebilir rüya. Kalksak, kirletebilir günü tek bir avare düşünce. Hisset, düşün, anla, ister gül, ister ağla, Kedere sarıl, yahut kaygıyı def eyle, İster neşe, ister keder: farkı olmaz, Serbestçe çekip gidebilir ikisi de. İnsanın dünüyle yarını bir olmaz; Kalıcı şey yoktur, değişkenlikten öte!
Her gün gördüğümüz, varlığını varlığımızın parçası bellediğimiz birinin ebediyen çekip gittiğine zihnin ikna olması çok zaman alıyor...
Reklam
Geçmişinde fazla incitilmiş, cesaretini kaybetmiş, hâlâ geçmişinin esaretinde yaşayan birçok insan, geleceğe umutla bakamıyor. Ama geçmişten kurtulmanın tek bir yolu var, kötü deneyimlerle dolu bir geçmişten muhteşem bir gelecek yaratmak.
Sevgiyi hep bahanelerde, değiştirmeye çalıştığımız ve zorla yonttuğumuz insanlarda aradık değil mi? Belki karşınızdaki kişiyi ne kadar değiştirebildiyseniz, o kadar güçlü ve kazanmış hissettiniz kendinizi. Oysa gerçek sevgi, savaş değil, beklentisiz olmak ve tüm benliğinizle kabulleniştedir. Gerçek sevda, ruhunun tüm derinliklerine kadar şefkat ve anlayışın bütünleşmesidir. Sevginin tutunmakla, sahip olmakla ilgisi yoktur. Sevgide kazanan ya da kaybeden de yoktur, asıl olan sevgi denen o çiçeği küstürmeden büyütebilmektir. Gerçek sevgi, saf ve naziktir; karşındakinin ruhunu kusuruyla, zayıflığıyla, hatalarıyla, nazik bir şekilde, incitmeden, yormadan anlayışla sevmektir. Bencilce sahip olup değiştirmeye çalışmadan, kendisine benzetmeye uğraşmadan, yıpratıp kırmadan, ruhunu, kendisine benzemeyen taraflarını değiştirmeye çalışmadan sarılmaktır. Bütün dünya masum değilken başka bir ruhtaki masumiyeti bulmaktır sevgi. Egolardan, bencillikten arınmış, anlayışla dolu bir yürektir, gerçek sevgi... Anlayış ve şefkat tüm yürekleri ısıtır, sabır ve gelişim sağlar... Sevgiye gerçekten inanan kusur, bahane aramaz, sevginin bahanesi olmaz.
Sadakat gri olmaz, ya siyahtır ya da beyaz...
Çok sevdiğinizi söylediğiniz birini aldatmanın, birini dolandırmaktan pek bir farkı yoktur. İkisi de bir hata değil, size güvenen birinin kalbini bile bile kırmayı göze aldığınız bir seçimdir.
Her insan hata yapar. Bazen bunlar çok ciddi bir şekilde yaşam döngülerinizi etkileyen hatalardır. Ancak çoğunlukla kasıtlı yapılan hatalar değillerdir. Geçmişte birileri size kötü davrandıysa ya da kötü hissettirdiyse, bu onların kötü bir insan olmalarından değil, yaşadıklarının getirdiği etkilerden, pek gelişmemiş olmalarından ve tıpkı sizin gibi birer insan olmalarından kaynaklanır. Size sırtını dönmüş, sizi üzmüş veya sizinle olan ilişkilerini bitme noktasına getiren hatalar yapmış olabilirler. Ancak bunu bilinçli olarak yapmak istedikleri için değil, başka türlü nasıl davranacaklarını bilemedikleri için yaparlar.
Olumsuz durumlar, olumsuz duygular ve kayıplar hayatın getirdiklerindendir. Böyle hissiyatların ve durumların içerisindeyken yaşam bizler için çok anlamsızlaşır, insan umudunu, hayata dair inancını ya da yaşamın ona güzel şeyler getireceğine dair beklentilerini kaybedebilir. Bazen hepimize olur, o olumsuz durumların içinde kaybolup gidecek gibi hissedebiliriz. Oysa her hissiyat zıddıyla birlikte var olur. Mutsuzluk mutluluğun, ağlamak gülmenin, kavga barışmanın, nefret sevmenin, öfkelenmek sakin kalmanın, kaybetmek kazanmanın, hastalık sağlığın, ölüm yaşamın kıymetini anlamak için vardır. Yaşamda olumsuz bir durum yaşamak, olumluları hissetmek için açılan bir kapıdır aslında. Bir durumun, bir duygunun olumsuzluğunu yaşadığınızda, olumlusuna daha hevesle sımsıkı tutunursunuz, onu kaybetmemek adına ne yapmanız gerektiğini daha iyi bilirsiniz, gözünüzde o olumlu duygular daha bir anlamlı olur. Kaybetmeyi öğrenmeyen kazanmayı bilemez. Negatif deneyimler hep sizi daha ileriye götürmeye çalışan öğretmenlerdir.
205 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.