"İslâm tarihinin insanlığa en büyük hediyelerinden biri sayılabilecek olan fetva müessesesi kitap şuurunun içtimaî sahadaki teşkilatlanması idi. Devletimizin harp kararlarından, ferdin en küçük sosyal davranışlarına kadar her şey fetvanın süzgecinden geçerek varlık kazandırdı.
Sonra birgün fetva, kitabına uydurma sanatı olmaya yöneldi. İşte, biz o gün bittik. Ve attık zaman, bizi çiğneye çiğneye kişimizi nefsine, milletimizi bugünkü zillete mahkûm etti."
"Beni dünya nasıl görecek, bunu bilemem... Fakat ben kendimi, kocaman bir gerçekler okyanusu önümde keşfedilmemiş dururken, kıyıda kendimi oyalayan ve kâh daha yumuşak bir taş, kâh daha güzel bir deniz kabuğu bulan bir çocuk gibi görüyorum"
-Isaac Newtoon
Ludwig Witgenstein şöyle yazıyor: "Fikirleri düşünen veya aklından geçiren özne diye bir şey yoktur." Bir nesnenin bütün özellikleri öznede değil, nesnede yatar. Çünkü zihin dünyanın sınırıdır, dünyanın bir parçası değildir. Bunun sebebi dünyanın dünyalığının temeli ve dünyanın parçası olan şeylerin neler olduğunun ölçüsü olarak bilincin, kendini böyle bir temele dayandıramaz olması ve kendine bir ölçü olamamasıdır. Bilinç ancak bu anlamda dünyanın aşkın bir özelliği olabilir.
Zihinsel durumlar, zihinsel olmak
açısından nevi şahsına münhasır görünmektedir; zaten zihinle ilgili anlamlı benzetmeler yaratmanın güç olmasının sebebi de budur, çünkü zihin özsel olarak fiziksel olandan farklıdır.
Morpheus indirgemeci bir materyalisttir. Neo'ya Matrix'i anlatırken ona sorar: "Gerçek nedir? Gerçeği nasıl tanımlıyorsun? Eğer o hissedebildiğin, koklayabildiğin, tadabildiğin ve görebildiğin ise, o zaman gerçek sadece beyninin yorumladığı elektrik sinyallerdir."
Diyelim ki bir beyin hasarından mustaripsiniz, bunun bir sonucu olarak, acı hissetme yeteneğini kaybetmişsiniz. Bu çok talihsiz bir şey olacaktır, çünkü acının bir amacı vardır. Size işlerin yolunda gitmediğini anlatır.
"Kadın zayıftır, denir, keder ve endişe kaldıramaz, zayıf ve kırılgan olana sevgiyle davranılmalıdır. Yalan! Yalan! Kadın da erkek kadar, belki daha da güçlüdür. Ve sen onu bu denli aşağılarken, ona sahiden sevgi mi göstermiş oluyorsun?"
Morpheus: Gerçek nedir? Gerçeği nasıl tanımlıyorsun? Eğer hissedebildiğin, koklayabildiğin, tadına bakabildiğin ve görebildiğin şeylerden bahsediyorsan, gerçek, o zaman sadece beyninin yorumladığı elektirik sinyalleridir.
"Benimsediğim temel bir tabii yasaya göre, doğadaki bireyler karşılıklı etkileşimlerinde kendi iç örgütlenmelerini korumak yönünde güçlü bir direniş içindedirler."
- Cahit Arf