bir başyapıt bitirdim.
öncelikle Yiğit Bener'in önünde saygıyla eğiliyorum ve herşeyden önce ona şükranlarımı dile getirmek istiyorum. kendisi Vüs'at O. Bener'in kardeşinin oğludur ki Vüsat üstad çok ama çok sevdiğim bir yazardır ve yeğenine de en az onun kadar saygı duydum. Hayatımda -ki çok uzun bir hayatım yok- okuduğum en en güzel sonsözdü "çevirinin sonuna yolculuk". en az kitap kadar etkileyici, en az Bardamu kadar içtendi.
Kitaptan bahsedecek olursam; hayatımda en uzun sürede okuduğum kitap olabilir. kitabın akmadığından ya da sıkıcı olduğundan vs değil. başlangıçta kitaba giremedim. ben kitap okurken çok dalıp giderim, kah kitabın içindeki bir şeye, kah kendi hayatıma. hem bu kitap öyle 'ben 1 saat okuyayım, bırakayım' kitabı asla değil. 1 saatte anca kıvama geliyorsunuz ve sonra kopamıyorsunuz. en güzeli de ne kadar ara verirseniz verin unutmuyorsunuz, öyle işliyor içinize Robinson'u, afrikası, rachy'si, papazı, henrouille ailesi.. ama sonunda kitap bitiyor ve tam o nokta da hiç bitmesin istiyorsunuz. gece hiç bitmesin, sonu hiç gelmesin, yolculuk hep sürsün istiyorsunuz. Ferninand Bardamu'nun anlatışı, cümleleri öyle derine daldırıyor ki sizi bazen çıkamıyorsunuz, bazense kahkaha attırıyor metro da bile giderken. öylesi içten ve samimi.
ben çok güzel bir kitap okudum. kitaplığımda favorilerim arasına koydum bile. YKY yayınlarına ne diyeyim bilemiyorum, benim gibi seyyar gezerek kitap okuyanlar için korkunç bir kitap yapmışlar. ama cildinden tutun, sayfa türüne kadar hepsi eşsiz kaliteli geldi bana. bir başyapıta uygun diye de düşündüm, varsın ağır olsun.
"heves kadar kolay kırılan başka ne var ki şu dünyada?"