Her şeye rağmen, mutluluktan ölünebiliyorsa, o zaman kesinlikle bu şekilde öleceğim. Ayrıca, ölüm döşeğindeki birisi, mutluluk sayesinde hayata tutunabiliyorsa o zaman ben de hayatta kalacağım.
8. yy.’da yaşayan İran hanedanı Şehriyar, kadınlara olan güvensizliğinden evlendiği kadınları hemen öldürtürmüş. Evlenme sırası vezirin kızı olan Şehrazat’a gelmiş. Zekasıyla ünlenen Şehrazat’ın evlendiği gün anlattığı hikaye kralın çok hoşuna gitmiş ve bir gün sonraki hikayeyi merak ettiği için Şehrazat’ı o gece öldürtmemiş. Diğer gün ve daha sonraki günler olmak üzere bin bir gece bu durum sürüp gitmiş. Bu zaman zarfında da üç çocukları olmuş ve çok da mutlularmış. Masalın sonunda Şehriyar, güzelliğine ve zekasına hayran olduğu karısıyla ölene kadar birlikte yaşamaya karar vermiş...
Hep benimle kalsın istiyorum. Ama biraz büyüyünce uçmak istermiş. “ O zaman beni bırakıp gider mi ? “ diye sordum. Uçma zamanı gelince gitmesi gerekirmiş. Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar İnci ? Onlar tutsak yaşayabilirler mi ? Kuşumun adını Barış koydum. Minik Barış!
Bu akşam yine kuşların kanadında batıyordu güneş. “ Biraz daha bakalım. “ dedim. “ Olmaz. “ dedi anahtarlı teyze. Biraz geç kapatsın diye Zeynep de söyledi ama olmazmış, akşamı geciktiremezmiş. Sen akşamı geciktire bilir misin İnci?
Hani bir kere senle odun taşıyorduk. Benim göğsümde bir şey çalınıyordu da ben korkmuştum. Tencereler tıngırdıyor sanmıştım. Sen de gülmüştün bana. O çalan yüreğimmiş. Şimdi biliyorum artık.
Güneş neden zararlı İnci? Belki de güneşte çok durunca sıcaktan hasta oluruz diyedir. Ama bizim avlumuza çok az güneş geliyor. O kadarcık güneşte hasta olunmaz ki!
Burnun büyüdü mü İnci? Hani Pinokyo’nunki gibi...Sen anlatmıştın, Pinokyo yalan söyleyince burnu uzuyormuş. Yalan söylersen senin de burnun büyür demiştin bana. Sen de yalan söyledin! - “ Seni bırakıp gitmem. Gidersem seni de götürmeye çalışırım.” Hatırlıyor musun, böyle söz vermiştin. Ama “ Hoşçakal,” bile demeden gitmişsin.