Bir varmış bir yokmuş bu kitabın içinde titanlar, olimposlu tanrılar, tanrıçalar, ölümlüler, canavarlar varmış.
Helios ile Perseis’in kızı,Aiaine Adası’nda yaşayan bir cadı olan Kirke’nin hikayesi yazıyormuş. Mitolojiye ilgisi olanların severek okuyacağı, başlarda karakterlerin kim olduğunu anlayana kadar zorlanılsa da sonrasında akıcı hale dönüşen kurgusal bir romanmış.
Kirke’nin gözünden yaşadıkları, sevdikleri, duyguları, hisleri, aşkları, yaptıkları anlatılmış. Kirke tutkulu bir aşık.
“Cadılık illa nefret, kıskançlık ya da başka türlü bir kötülükten doğmaz; ben ilk büyümü aşkımdan yapmıştım.”
Ölümsüz bir tanrıçanın, ölümlü birine aşık olması ve onu sonsuza dek kaybetmekten korkması. Ruhumuzun sonsuz olduğunu hissedip yine de ölmekten korkmamız gibi. Ölüm hep diğerleri için bir deneyimdir, denir. Ölene ne olduğunu, ölenin neler hissettiğini bilemiyoruz.
“Ve bir gün, artık bu dünyaya dayanamayacağım, diye düşündüm. Bunun üzerine denizin derinliklerindeki kadim bir tanrı seslendi: Öyleyse çocuğum, başka bir dünya yap.”
Öyleyse biz de başka bir dünya yapmanın mümkün olduğu umuduyla öncelikle kendi dünyamızı çiçeklendirelim, güzelleştirelim, sevelim, şükredelim. Ne dersiniz?
Kitabı merak edenlere tavsiye ediyorum.Sevgiylee.