“Kara toprak, sevgili Toprak Ana, hepimizi sinesinde barındıran sensin! Bizlere mutluluk vermeyeceksen neye yarar senin Toprak Ana oluşun? Dünyaya niçin geliyoruz? Biz senin çocuklarınız, bize mutluluk ver, bizi mutlu kıl Toprak Ana!”
"Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor. "
.
Ashab-ı Kehf asla “ashabı keyf” değildi.
Bir insan rahatını ve konforunu terk edemiyorsa, okudukları sadece Kur’an’da kalacak, hayatına bir şey taşıyamayacaktır. Onlar keyiflerini Ashab-ı Kehf olmak için terk etmişlerdir.
"Dert, bela, darlık, yokluk geldiği vakitte de, muhabbet, ferahlık, bolluk geldiği vakitte de verenin Allah olduğunu anlat.
Yokluğun Rabbi de Allah, bolluğun Rabbi de.
Derdin Rabbi de O, muhabbetin Rabbi de."
-Fatih Duman
"Dünyadan ne denli uzaklaşırsan Allah'a o denli yaklaşırsın. Dünyayı, nefsini seven insan Allah'ı sevdiğini iddia etmesin. Zira yalandır!"
-Fatih Duman
"İnsanlar ömür denen şeyi ne de uzun sanıyorlar. Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşıyorlar, hiç ölmeyeceklermiş gibi dolaşıyorlar.
Oysa etraflarında o kadar ölüm var ki! O kadar çok ölen var ki etraflarında. Yine de ibret almıyorlar. Ölüm denen mecburiyetin bir gün onlara da geleceğini hiç getirmiyorlar akıllarına. Sanki ölenler hep diğerleri olacakmış zannediyorlar!"
-Fatih Duman
"Pişman olacaksın yaptıklarından, sana yaptırdıklarım için tevbe edeceksin.
Sonra sabah olacak, gün doğacak, unutacaksın hepsini, hiç olmamış gibi yapacaksın, beni de unutacaksın, tövbeni de."
-Fatih Duman
"Oysa düşünmüyorsun bu alemden bir gün gideceğini. Sonu yok sanıyorsun, bitmeyecek gibi yaşıyorsun. Biliyorsun dünyadan yalın halde göçüp gideceğini, biliyorsun değil mi?
Ama anlamı yok, bilmiyor gibi yaşıyorsun. İşte ben, ben yaptırıyorum bunları. Ve hatta bunu da biliyorsun ama engelleyemiyorsun beni... "
-Fatih Duman