Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yeliz

Yeliz
@Yeliz_Y_
Kamu
Yüksek Lisans
Ankara
16 okur puanı
Nisan 2024 tarihinde katıldı
İnsanın en zor katlandığı duygu acımadır, hele hak edince. Hınç kuvvet ilacıdır, yaşatır, öç alma isteği verir. Acıma ise öldürür, güçsüzlüğümüzü daha da güçsüz kılar. Sinsileşmiş kötülüktür bu; sevgi içinde küçük görme, küçük görme içinde sevgi.
Reklam
…İki türlü yoksulluk vardır, hanımefendi: Biri hiç çekinmeden sokaklarda paçavralar içinde dolaşır; bilmeden, Diogenes’i yeniden yaşatır; pek az şeyle beslenir, hayatı yalın bir biçime döker; zenginlikten belki daha da mutludur, değilse bile kaygısızdır, hayatı güçlülerin artık istemeyip bıraktıkları yerden alır. İkincisi, varlıkların yoksulluğudur, kibar yoksulluğu; dilenciliği bir unvan altında gizler; bu beyaz yelekli, sarı eldivenli, kendini beğenmiş, şatafatlı yoksulluğun arabaları vardır, meteliği olmadığı için bir servet kaybeder.
Dünya dillerinin hiçbiri, renklerle, mermerle, sözlerle, seslerle belirtilmiş hiçbir düşünce ruhtaki duygunun heyecanını, gerçeğini, bütünlüğünü, içtenliğini anlatamaz!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
… -Ne ürkütücü! Demek siz hiç acımadan dostlarınızı öldürürsünüz bir şey uğruna… + E, beyefendi, pişmanlık duyan adam tam bir suçludur, çünkü dürüstlüğün ne olduğunu ne de olsa biliyor demektir.
“Ruhum kendi inceliğine yakışır bir şeyler yaşamak istiyor, gerçeğin zoraki aboneliğine yenik düşmek istemiyor.”
Reklam
“Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.”
“Akışına uygun olaylar, sen rutinini bozduktan sonra ortaya çıkar ve umduğundan daha güzel bir deneyim yaşarsın.”
“Kolay değil tabii, ama şunu bil ki burada oturmasaydık da yaşadıklarımızı unutamayacaktın. Geçmiş, peşimizi bırakmaz. Önemli olan, onunla yaşamayı öğrenmektir.”
“Hiçbir zaman sana ait olmaz, hiçbir yer senin olmaz. Aradığın şey seni aramaz. Rüyanda gördüğün seni rüyasında görmez. Başka bir yerde ve başka bir zamanda sana ait bir şeyin olduğunu bilirsin, bu yüzden de geçmişe ait odalar ve günlerden geçip durursun. Ama doğru yerdeysen zaman farklı olur. Doğru zamandaysan yer farklı olur. Tedavisi yok.”
“Eskiden büyümek için sabırsızlanırdım. Bütün hayatım önümde uzandığından, her şeyin hemen olmasını isterdim. Şimdiyse pek öyle acelem yok doğrusu, sanki bekleyebilirmişim de.”
Reklam
“Kendini saçma bir senaryoya hapsolmuş gibi hissediyorsun değil mi? Basit bir makinenin gelip bir sürü insanın kaderini bu şekilde değiştirmesi asla kabul edilecek bir şey olamaz. Peki neden? Yeryüzündeki binlerce tür arasında sizleri bu kadar özel kılan ne? Doğadaki en hızlı canlı değilsiniz. En güçlü ya da en uzun ömürlü de değilsiniz. Sahip olduğunuz sadece tek bir -en- var, o da zekânız. Evet, bugüne kadar yeryüzünün en zeki türü olmayı başardınız. Peki ya bir gün ikinciliğe düşerseniz ne olacak? Tümüyle en zeki varlığın çıkarları için inşa ettiğiniz hukuk sistemi ve kurallar bütünü, ikinciliğe düştüğünüz için sizi korumadığında ne yapacaksınız?”
“Sevgili modern insanlar, üzerinizdeki teknolojik cihazlar ve bunlara bağımlı yaşam düzeniniz sizi asla yanıltmasın. 5000 yıl önceki insan ile bugün bu salonda oturan sizler arasında emin olun çok fazla fark yok. Üzerinden kaç yüzyıl geçmiş olursa olsun hâlâ âşık oluyoruz ve soyumuzun devamını tıpkı ilk ilkel insan gibi çiftleşerek sağlıyoruz. Biyolojik ihtiyaçlarımız için hâlâ çevreyi yok etmeye meyilliyiz ve de en önemlisi tıpkı 5000 yıl önceki insan gibi işin sonunda yine ölüyoruz. Bunlar biyolojik özelliklerimizle ilgili olsa da benzer bir durum davranışlarımız ve algılarımızda da karşımıza çıkıyor.”
Sayfa 120
İnsan, kaderinin acı çekmek olduğunu fark ederse, ıstırabı kabul etmeyi de bir görev olarak benimseyecektir; bu onun tek ve kendine özgü görevidir. Istırap içinde bile evrende biricik ve yalnız olduğunun farkına varmalıdır. Kimse onu ıstırabından kurtaramaz veya ıstırabı onun yerine yüklenemez. Onun özgün fırsatı, yükünü taşıma biçimindedir.
Her zaman bir seçim yaparız. Her gün, her saat bizi özvarlığımızdan, içsel özgürlüğümüzden soyutlamakla tehdit eden güçlere boyun eğmeye ya da eğmemeye yönelik bir tercih sunulur bize ve bu da özgürlük ve onurumuzdan vazgeçerek, tipik bir kamp sakinine dönüşüp koşulların oyuncağı olup olmayacağımızı belirler.
Belki de hayatımızı değiştirecek insan, yolda yürürken sessiz sedasız geçmiştir yanımızdan.
99 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.