Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Xemrevînok

Xemrevînok
@__DersimGvn
"Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut."
280 syf.
·
Puan vermedi
Hayatta izlenilecek ve değerli olan tek şeyin güzellik olduğunu savunan Henry, Dorian Gray'in güzelliğinden etkilenip olağanüstü portreyi çizen Basil, ve portrenin sahibi Dorian Gray. Portre okadar iyi çizilmiştir ki Dorian bile hayran kalır kendisine. Bir dilekte bulunur; hep genç ve güzel kalmak, zamanın ondan alacağı gençliğini ve güzelliğini çizilen portreden almasını diler. Ve bu dileği gerçekleşir. Değişim ruhunda ve portresinde olur, güzelliği baki kalır, takı bunu farkedene kadar...
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201873,2bin okunma
Reklam
496 syf.
·
Puan vermedi
''Birkaç kitap getir bana ama yeni olmasın. Yüreğimde yeni bir şey okuyacak güç kalmadı .'' diyeceklerim bukadar, yok yok :) Konusuyla, karakterleriyle, betimlemeleriyle, Bronte Kardeşlerin kitaplarını okuyup sevenlerin sevebileceği bir kitap. Kendi ayakları üzerinde duran ve amcasının bıraktığı mirasla yere daha sağlam basabilen Bathsheba Everdene'nin bağımsızlığına fazla düşkün, evliliği bir ayak bağı olarak gören ve 3 erkeğin duyguları ve kendi duygu karmaşaları arasında bocalayan hikayesini okuyoruz. 19. yüzyılın kadın davranışlarını kısıtlayan bir sürü toplum kurallarını önemsemeyip istediği gibi yaşayan Bathsheba alışılmışın dışında bir kadın.
Çılgın Kalabalıktan Uzak
Çılgın Kalabalıktan UzakThomas Hardy · Can Yayınları · 20193,005 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Gulam Hüseyin Sâedi'nin okuduğum ilk kitabı, ve sanırım benden tam not aldı:) 8 bölümden oluşan kitabın her bölümünde ayrı bir hikaye var fakat mekan, karakterler, yoksulluk, umut-umutsuzluk, ölüm... Hikayelerin ortak öğeleri arasında. Oldukça gerçekçi bir çizgide yazılmış olup bütün hikayelerde ölüm başrolde, kendisinin de dediği gibi:" Ölüm, köyün gökyüzüne asılmıştır sanki."
Bayel Ağıtçıları
Bayel AğıtçılarıGulam Hüseyin Saedi · Yapı Kredi Yayınları · 2017187 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
358 syf.
·
Puan vermedi
Baz ile Kevok üzerinden bir halkın makus talihini anlatan roman... Aslında aynı topraktan olmalarına rağmen farklı ideolojilerle farklı cephelerde yer alan iki insan. Aydınlık Kevok'un, karanlık Baz'ın rengi. Kitap ölümle başlayıp ölümle bitiyor. Hikayesiyle aklıma kazınan, kalbime dokunan ve bir yerlerden tanıdık gelen bir kitap oldu.
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)Mehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20179,5bin okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Yine katledilen, ezilen ve yanlış anlaşılan bir topluluk. Ezidilik bir sırlar dinidir(kapalı bir dinsel inanç, sırrın kutsanması üzerine kurulu bir sır dini). Dışa kapalıdır ve kendilerini seçilmiş halk olarak görürler. ( bütün dinlerdeki insanlar kendini seçilmiş halk olarak görmez mi ? ) Neye inandıkları üzerine binlerce iddia vardır, en bilineni, yaygın olanı şeytana taptıklarıdır! ki bu yanlış bir yaygın bilgidir. Kitap Ezidi inanışının temellerini, kutsal kitaplarını, dini liderlerini, ibadetlerini, bayramlarını, adetlerini, bölgeler arası farklılıklarını, ezidiler hakkında yaygın olarak bilinen yanlışlardan, günümüzde nerde çoğunlukta yaşadıklarına, geçmişten günümüze sayılarında ciddi anlamda meydana gelen azalmadan, yakın ve uzak tarihte yaşadıkları katliamlara az da olsa değinmiştir. Kitapta bariz bir taraflılık olmakla birlikte Ezidiliğin en azından yanlış bilinen değerlerini aydınlattığını düşünüyorum. daha iyi bir kaynaktan okunabilir.
Ezidiler
EzidilerHalil Genç · Siyah Beyaz Yayınları · 021 okunma
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Papatyalar Ülkesi
Yalnızca kadınların olduğu bir ülke gerçekten var diyelim, nasıl olurdu hiç düşündünüz mü? Ben daha önce düşünmüştüm, tasavvur etmiştim, hatta bir isim bile vermiştim "PAPATYALAR ÜLKESİ" Çoğunuzun aklına şu gelecektir; böyle bir ülkenin kaçınılmaz sınırlılıkları olacağı, bir arada yaşayan kadınların kaçınılmaz kusurları olacağı... hatta kiminiz bu kadar kadın asla bir arada yaşayıp geçinemez diyecek. İtaatkar bir tekdüzelik yok, cüretkar bir sosyal yaratıcılıkları olan, ben olmaktan çıkmış, biz olmayı öğrenip bunu herşeye uygulayan bir sistem geliştirilmiş harika bir ülke. Kurguda elbette ki bariz eksiklikler var, saçma gelen konuların sayısı da oldukça fazla ama adı üstünde kurgu deyip kitabın tadını çıkarmaya bakın:) Okuyup tadını çıkarın ...
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812,2bin okunma
556 syf.
·
Puan vermedi
John Steinbeck'in kapitalizmin ve sanayileşmenin zengini daha zengin ve gaddar, fakiri daha fakir ve 'insan' yapan etkilerini gözümüze gözümüze soktuğu, binlerce ailenin yaşadığı buhranı tek bir aile üzerinden güçlü bir anlatımla aktardığı kitabı. Bir traktör düşünün insanları köylerinden, topraklarından, degerlerinden yoksun bırakan yeni bir
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,4bin okunma
207 syf.
·
Puan vermedi
Ahmedim Arifim
"Leylim Leylim" 1954-59 yılları arasında Ahmet Arif tarafından karşılıksız, koşulsuz sevdiği Leyla Erbil'e yazdığı, ilk zamanlar aşk yüklü mektuplarken sonraları dostane, sanat -edebiyat-şiir üzerine fikir alışverişi yapılan mektuplardan derlenmiş bir kitaptır. Mektuplar Ahmet Arif'in o naif yönünü o kadar güzel, o kadar içten gösteriyor ki... Kitapta ne yazık ki sadece Ahmet Arif'in yazdığı mektuplar var. Leyla Erbil'in cevap olarak gönderdiği mektuplar bulunmamakta. Okurken yer yer Leyla Erbil'e sinirlenmeden edemedim. Biliyorsunuz Ahmet Arif'in tek bir kitabı var, -Hasretinden Prangalar Eskittim- üretkenliğinde bir noksanlık olmadığını mektuplarını okurken anlarsınız, ama yazdıklarını yayımlama konusunda biraz ketum davranmıştır. Edebiyat camiasında kendini ve yaşamını arka planda tutmuş, şiiri gerçekten yüreğinin bir yerlerinden kopup çıkarcasına sadece yazmak için kağıda dökmüştür. Kısa ve öz geçen yaşamında dönemin siyasi olaylarından kaynaklı sansür, sürgün ve baskıdan o da diğer birçok yazarımız gibi nasibini almıştır. Yoksulluğu da tatmıştır ve parasızlıktan Leyla Erbil'e yazdığı mektuplarını gönderemediği de olmuştur. Ah! Ahmedim Arifim seni nasıl seviyorum nasıl kitaplığımın ve yüreğimin baş köşesinde tutuyorum bir bilsen. Nurlar içinde yat...
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,3bin okunma
464 syf.
·
Puan vermedi
Gerçekten bir başyapıt! Dilinin durağanlığıymış, karakterlerin tekrarıymış, olayların kısır bir döngüde devam etmesiymiş hiçbiri kitabı elimden düşürmedi. Her bir karakter bir günahı temsil ediyor. Marquèz Büyüleyici Gerçekçilik dediği tarzda yazmış, gerçekdışı olayları ve karakterleri oldukça sıradan bir üslupla aktarıyor ve bize çok olağan geliyor. Karakterlerin tasvirinde, zamanın ve mekanın akışında durağanlık varken aynı zamanda müthiş bir yaratıcılık da var. Yüzyıllık yalnızlık Buendia ailesinin 6 kuşak soyunun hikayesidir. Jose Arcadio Buendia ve Ursula'dan doğma Jose Arcadio-Aureliono'yla devam eden soy. Romanda sürekli birileri ölüyor ve birileri doğuyor. Yeni doğan ölen kişinin ya adını ya da davranış biçimini aldığı için ölen kişinin yokluğunu pek fark edemiyorsunuz. İsimler sürekli tekrar ettiği için kafa karışıklığı bırakabiliyor o yüzden ipin ucunu kaçırmamak gerek. Yazar geçmişte yaşanmış facialara gerçekçi bir üslupla değiniyor. Amerikan emperyalizminin insanlar üzerindeki etkilerine ve yaşantıları üzerindeki değişimine dokundurmalarda bulunuyor. Kitapta sürekli birileri ölürken kitabın sonlarına kadar size eşlik edecek kişi Ursula'dır. Buendia ailesini ayakta tutan, yozlaşmalarının önüne geçen ve Macondo kasabasının geleneklerini ayakta tutan kapı gibi sağlam iradeli ve güçlü bir kadın. 126 yıl yaşamıştır. Buendia'ların kasabayı kurmaları, çoğalmaları, aykırılıkları, değişimleri, çağa ayak uydurmaları, toplumsal ahlak kuralları dışına çıkan ilişkileri ... derken bir bakıyorsunuz kitabı bitirmişsiniz.
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,4bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
Eğlenerek okuduğum kurgu romanları listeme girdi. Sonu biraz basit kaldı bana göre ama sonunun basit kaçması kitabın tadından almadı. Jose Saramago'nun bu kitabında eleştirel yönünün ve tanımamazlığın izlerini yoğun bir şekilde hissettim. Ayrica kitapta özel bir karakterin olmaması ve bunun eksikliğini hissetmemek de ayrı bir zevkti. Tek özel
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,8bin okunma
Reklam
168 syf.
·
Puan vermedi
Doktor Bomgard. Yeni mezun olmuş tecrübesiz bir doktor, bütün sorumluluğun ona verildigi Rusya'nın ücra köşesinde bir hastaneye verilir. Cehaletin kol gezdiği, soğunun sertleştirdiği, Tanrının unuttuğu, batıl inançların ve eskimiş geleneklerin hüküm sürdüğü bir köy... Doktorun tek kaygısı tecrübesizliği, hastalarına yetemeyeceği. Ve korktuğu her şeyin başına gelmesiyle aslında tecrübesiz olmadığını doktorluk iç güdüsüyle ve tıbbi bilgisiyle karşılaştığı hastalıklarla şans eseri baş edebilmesi kendine güvenini arttırmıştır. N. Bölgesinden ayrıldığında kendini artik toy bir universite mezunu olarak değil karşılaşacağı her hastalıkla elinin de cesaretiyle soğukkanlılıkla baş edebilecek yeterlilikte görür. Bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir roman oldu. Anlatımı akıcı ve öyle çok tıbbı literatür kullanılmamış kitapta. Gayet herkesin bildiği hastalıklar üzerinden farklı hastalar üzerinden kısa öyküler kurulmuş.
Genç Bir Doktorun Anıları
Genç Bir Doktorun AnılarıMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201524,8bin okunma
·
Puan vermedi
Ah nasıl desem bilemedim ki. Orhan Pamuk gibi saygı duyduğum ilgiyle her şeyini takip ettiğim bir yazarın kitabına kötü yorum yapmaktan çekiniyorum biraz. Bikere bence Orhan Pamuk'un diğer kitaplarından çok farklı bir tarzda yazılmış bir roman, biraz klasiğe kaçmış diyebilirim. Kitabın başından sonuna kadar karakterlerin samimiyetsizliği, aşkın yapaylığı, hele kitabın başında aşkın cinsel temasa indirgendiği için mi bilmiyorum ama kitabi bir yerden sonra sırf bitsin diye okuduğumu fark ettim. Konusu tamamen bir yeşilçam filmi izliyormuşsunuz hissi bırakabilir. Karakterler sıradan ve bayağı, derinlikleri yok. Olayları sadece Kemal'in gözünden okuduğum ve Füsunun duygularına yer verilmediği için eksik kalıyor kitap. İşlemiyor insana. Kitabın ismini nerden alacağına değinecek olursam Kemal ile Füsunun bir ilişki yaşaması, bana göre bayağı bir ilişki sonra ayrılmaları... Kemal'in ayrıldıktan sonra Füsun'a aşık olduğunu anlaması bir süre kavuşamamaları üzerine Füsun'a ait eşyalardan ne kaparsa alıp saklaması ve bu eşyalarla garip bir şekilde hasret gidermesi ! Daha sonraları bu aşka tanıklık eden bütün eşyaları sergilediği bir müze açması Kitapta tek sevdiğim şey şu oldu; kitaptaki karakterlere okadar ısınamamışken, kitabın ortalarında ve sonunda O.Pamuk' un kendini de olay örgüsüne dahil etmesi. Yani kitabın onunla bitmiş olması belki bir nebze iz bıraktı diye düşünüyorum. Ha bu arada Çukurcuma'da gerçekten Masumiyet Müzesi diye romantik bir müze açılmasına ön ayak olmuştur kitap.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 200841,4bin okunma
316 syf.
·
Puan vermedi
Mac, Jim, London, Dicky , Dan... İşçi sınıfının insanca yaşama ve insanca çalışma koşulları elde edebilmek için verdiği bir kavga. Bu kavganın sonu iyi mi bitti kötü mü bitti kitabı okuyup siz karar verin. Bir grup radikalin, meyve toplayıcılarının ücretinin kesiliceğinin haberini alması üzerine çiftliğe gidip işçileri örgütlemesiyle başlıyor olaylar. Bu insanların paraları yok, silahları yok tek güçleri kafalarını kullanmaları ve birlik olup yekvücut hareket etmeleri. Ama karşılarında makineli tüfekli müfrezeler varken korku, açlık, kuşkuculuk gibi insani duygularını nekadar bastırabilirlerse... Tek öfkeleri insanları yere çalmış kapitalizme, yatırıma çevirilmiş sermayeye. Öfkeleri bir patrona ya da yaptıkları işe değil, patronlar sisteminin bütününe. Umutsuz değiller ve sürekli bir faaliyet içindeler, kafalarının içinde nefret ettikleri bu sistemden önünde sonunda kurtulacakları inanci var. Kurtuldular mı yahut kurtulduk mu orası muamma!.
Bitmeyen Kavga
Bitmeyen KavgaJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 20165,9bin okunma
263 syf.
·
Puan vermedi
Yukarı Mahalle, Sardalye Sokağı, Tatlı Perşembe . Bu enfes üçlemenin son kitabı Tatlı Perşembe' yi bugün bitirdim. Ve kitap bittikten sonra çayımı demleyip balkona geçtim, insanlara bakarken keşke dedim ben de Yoksul Palas'ta yaşasaydım.Doc, mack, Hazel, Fauna, Suzy... ve daha bir çok karakter. Her biri kendine has ayrıntılarıyla ele alınmış ve zekice işlenmiş. "Bir insan kapana kısılmışsa ve seçme şansı yoksa kapanın içini dekore etmeye girişir." İnsanın içini ısıtan bir mahalle ve bu mahallenin birbirinden farklı, sıradışı, renkli ve ultra iyi niyetli kişilikleri Birinci Dünya Savaşı sonrası bozulan düzenlerine, eksilen arkadaşlarına, komşularına rağmen hayata tutunmaya çalışan, yolları kesişen insanlar. Kitaba ilk başladığımda karakterler çok saçma geldiyse de okudukça karakterlere hayranlık duymaya başladım. Karakterler arasındaki diyaloglar, espriler çok zekice. Kitap okurken duygulandığım çok olur ama kitap diyalogları kolay kolay güldürmez beni, bu kitapta sesli güldüğüm çok yer oldu. Beş parasızlar ama fakirliklerinin farkında değiller.mutluluğun parayla değil; dostlukla, sevgiyle, bir kutu birayla, tutkuyla, samimi ilişkilerle ölçüldüğü bir mahlle tasavvur edin. Bu mahallede biz bilinci var, birlikte dayanışma ruhuyla bir kişi için herkesin seferber olduğunu, bir mahalle sakininin derdinin bir anda hatta saniyeler içinde bütün mahallenin ortak derdi ve kafa yorması gereken bir problem haline gelmesini okuyoruz. Ben çok sevdim bu üçlemeyi, kendimi Yukarı Mahalle'den aşağı inerken Sardalye Sokağı'na girip Tatlı Perşembe gününde verilen partinin heyecanı içinde kitabın bittiğine üzülmekten alamadım
Tatlı Perşembe
Tatlı PerşembeJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20211,440 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
" Koleksiyoncu ". Ölü kelebek koleksiyonu olan sıradan ama gerçekten sıradan bir adam. "Sıradan insan uygarlığın lanetidir." Ta ki Miranda'yı görene kadar. Şizoid kişilik belirtileri olan Clegg insanlarla arasına mesafe koymuş iletişimsiz sınıf farkına inanan ama bu sınıf farkına nefret duyan baş karakterden biri. Miranda ise
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,4bin okunma
198 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın ismine bakınca çocuk kitabı sanılıyor evet 9 yaşındaki Bruno'yla bir yolculuğa çıkılıyor. Fakat Bruno'yla yapılan yolculuk sırasında tanışılan karakterler, zaman ve mekanlar, tarihte yaşanılmış acı gerçekler yaş farketmeksizin insanı derinden etkileyen olaylar silsilesine dönüşüyor. Kitabın birkaç yerinde gözyaşımın pıt diye aktığı oldu. Yazar cümlelerini okadar yalın ve güzel aktarmış ki cümlenin içindeki derinliği ve tasviri kendin tamamlıyorsun tabii biraz da tarih bilgin varsa :)
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139,1bin okunma