"... Ben hâlâ, ölmeyi bile becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, 'yaşayan bir cesetten' başka bir şey değildim."
Yirminci yüzyılda Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai, intiharından hemen önce tamamladığı, Japonya'nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken'de topluma dahil olmayı beceremeyen, her şeyi eline yüzüne bulaştıran, çevresindeki herkesi hayâl kırıklığına uğratmaya mahkûm bir ötekinin acıklı hikayesini anlatıyor.
Dazai'nin hayatıyla çokça paralellik taşıyan romanda, kendini çocukluğundan beri bir başarısızlık abidesi olarak gören, aristokrat bir ailenin oğlu Oba Yozo hem evde hem de okulda büründüğü "soytarı" rolüyle var olmaya çalışır. Bir itiraf niteliğindeki üç bölümden oluşan hatıratında alkolizmle, geyşalarla, sonuçsuz kalan intiharlarla dolu, "utanç" yüklü yaşamının günahını çıkarır.
İnsanlığımı Yitirirken, Osamu Dazai'nin uzun yıllara yayılan edebi intihar mektubunun son bölümüdür.
Artık ne mutlu ne de mutsuzum.
Her şey geçip gidiyor.
Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu.
Her şey geçip gidiyor...
Osamu Dazai
Okur Takip Önerileri
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Ömür Hanım...
Gelmiyorsun, gitmiyorsun
Sesin yok, yüzün yok
Canımın ilmekleri arasında bir ishak kuşu
Sabahlar, çiy düşmüş uykusuzluk
Akşamlar, gözyaşı lambalarından bir sokak. Uzağın yok, yakının yok
Bir senden yapılmış odalarda
Seni seviyorum.
Ey sözüme merhametler bağışlayan kadın
Hatıran bütün pencerelerin baktığı yol
Hatıran insan olmanın sonsuz harfleri.
Dünya bitti, diyecek bir gün zamanın sahibi
Gövdem bir yaşama acısı, geleceğim yanına
Taşa, toprağa, ota, böceğe
Karışa dönüşe yeniden başlayacağız hayata.
Şükrü Erbaş
Yalnızlık, ah o canımızla çerçeveli kapımız, penceremiz. Ey anıların dalsız gölgesiz günbatımı... Bilmem ki bir gün açılır mısınız zamanın gök bahçelerine.
Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesi HatıralarıAziz Samih İlter · Genelkurmay Askeri Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları · 20072 okunma
Ne Mutlu Türk'üm Diyene!
"Benim Türk Milletine. Türk Cumhuriyetine ve Türklüğün istikbâline ait görevlerim bitmemiştir. Sizler, onları tamamlayacaksınız. Sizde, sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz...
Hayatıma fazla değer vermiyorum, çünkü onu siperlerde fazlasıyla tehlikeye attım. Tüm sıkıntılara rahatça katlanmamı sağlayan tek şey vatanıma hizmet etmektir..."
"Bugün, şu dağın ardından doğan güneşi nasıl görüyorsam, yarın, Afrika ve Asya'nın, bütün esir ulusların istiklâlini de öyle görüyorum..."
Mustafa Kemal Atatürk
Kelimelerle anlatılamayacak derecede paha biçilemez bir fevkalade şahsiyettir Mustafa Kemal.. O kısa hayatını türlü tehlikelere atarak, zorluklarla mücadele ederek, cepheden cepheye Türk Milletinin bekâsı, bağımsızlığı ve istikbâli için vatanına hizmet etmekle geçmiştir..
Bizler ki o kadar şanslıyız ki böyle bir ecdada ve muazzam bir tarihe sahibiz Türk ulusu olarak..
"Ya istiklâl, ya ölüm" parolası ile bizim geleceğimiz için her türlü zorluğa göğüs geren, kanını akıtan, canını feda eden tüm ecdadımıza saygı ve hürmetlerimi sunuyorum bu vesile ile.. "Aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun.."
Allah bu millete bir daha istiklâl mücadelesi yaşatmasın...
Ey Türk istikbâlinin evladı, işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku...
Sabahattin Ali, öyküleri, romanları, şiirleri, çevirileri ve çıkardığı dergilerle edebiyat dünyasına derin bir iz bıraktı. Eserlerinde yaşadığı dönemi, o dönemde yaşayan insanları, yaşamlarını, sorunlarını anlattı. Bunu yaparken duyguları es geçmeden dokundu okurlarına.
O, "Karanlık şeylerden bahsetmek için dünyaya gelmemiş"ti belki ama gördüğü karanlığa da gözünü yumup sırtını dönmedi. Sert diliyle bu karanlığı eleştirirken, tüm nahifliğiyle de iyi insan olma halini, sevgiyi anlattı. Yazdıkları ve söyledikleri sebebiyle baskılara ve haksızlıklara uğradığı bir hayat geçirdi fakat hassas ruhunu kaybetmedi. Sormaya, sorgulamaya ve anlatmaya devam etti.
Sabahattin Ali yazdıklarında insan ve insanlığın temel sorunlarını dert edindiği için her dönemde, her coğrafyada anlam bulacak ve okunmaya devam edecektir.
https://1000kitap.com/kitap/kitap--351696
Kuyucaklı Yusuf
İçimizdeki Şeytan
Canım Aliye, Ruhum Filiz
"Asıl ölüm unutulmaktır."
Deli Kurt, Osmanlı tarihinde Yıldırım Beyazıd'dan sonra 'Şehzadeler Kavgası' diye anılan devrin tarihi bir romanıdır. Bir bakıma göre de 'Bozkurtlar' da başlayan Orta Asya'daki hayat kavgasının yeni vatan Anadolu'da devamıdır.
Şehzadeler arasında süren ve tafsilâtı henüz yeterince aydınlanmamış bulunan çarpışmada Yıldırım Beyazıd'ın oğulları hayat ve taht mücadelesinin hem kahramanca, hem şairane, hem de sefîhane bir örneğini vermişler ve birbiri ardınca hayata veda ederek meydanı içlerinden birisine bırakmışlardır. Bunlar arasında en talihsizi ve hayatı en az bilineni İsa Çelebi'dir. Deli Kurt, İsa Çelebi'nin meçhul bir oğlunun dramıdır. Deli Kurt lakabı Murat'a at sevgisindeki aşırılığı idi. Ata bindi mi deliye döner, tehlikeli sürüşler yapardı. Bu dram daha sonraki asırlarda daha büyük bir şiddetle sürüp gidecek ve yüzlerce şehzadenin hayatına mal olacaktır.
Ayrıca Gökçen ismine o kadar bayıldım ki, fevkalade güzel bir isimmiş.
Deli Kurt ile Gökçen kızın aşkı beni ziyadesiyle etkiledi. Keşke vuslata erselerdi. İçimde ukte olarak kalacak maalesef. Bu güzel eseri okumakta geç kalmış gibi hissettim keşke daha önce okusaydım. O kadar beğenerek okudum ki sayfalar su gibi aktı gitti. Naçizane okunmasını tavsiye ederim..
"Hayat ölümün başlangıcıdır."
Hüseyin Nihal Atsız
