"Her gün, her zaman, aynı şeyi öğreniyorum. Bir derdin varsa, canın yanıyorsa, bir şeye muhtaçsan, fukaraya başvur. Sana yalnız onlar yardım eder... Yalnız fukaralar..."
Düşmanımızın elimizden alınmasından hoşlanmıyoruz; acı çektiğimiz zaman nefret edecek birilerini arıyoruz. Acıları akılsızlığımız yüzünden çektiğimizi düşünmek bile çok düş kırıcı, fakat insanlığı bir bütün olarak aldığımızda gerçek bu. Bu nedenle de, hiçbir siyasal parti nefret dışında bir itici güce sahip olamıyor; suçlayacak birilerinin olması gerekiyor. Eğer falancanın kötülüğü acılarımızın tek nedeni ise onu cezalandıralım, mutlu oluruz.
Ama bir çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun: Bir kez "gerçek" sevgi olarak gösterilen istismar edici sevginin nesnesi olduysa yaşam karşısındaki tutumu temel bir bozulmaya uğrar. Kendine acı verenin haksız olduğunu değil, kendi iç varlığının "hatalı" olduğunu yaşar. Böylece yanlış sevgiyi haklı çıkartmak yaşam içeriği haline gelebilir: İnsanlara baskı yapan ve acı veren, onların iyiliğini istiyordur. İstismar eden, kandırarak yöneten, baskı uygulayan bir annenin iyi anne olarak savunulması bunun çok somut bir göstergesidir. (Aynı durum elbette bir baba için de söz konusu olabilir.)