Dostoyevski'nin saflık, masumiyet, aptallık, olaylara pozitif bakma, iyi niyet, gibi tüm yetileri bir arada topladığı "Budala" karakteri Prens Mışkın kitabımızın kahramanı. Dostoyevksi'nin şimdiye kadar okuduğum tüm romanlarını beğenen biri olarak beğeni serisini bozmadan ilerliyorum diyebilirim:)
Dostoyevski, sürekli yeni bir şeyler deneyen, hayata dair, insana dair şeyleri farklı anlatılarla bizlere sunan bir yazar. Budala kitabında da bunu bize hayli güçlü bir şekilde aktarıyor. Sakin ve anlaşılır olarak başlayan kitabımız, her yeni karakterin eklenmesi ve olayların genişlemesiyle tabiri caizse bir karmaşaya dönüşerek devam ediyor. Bazen ipin ucunu kaçıracak gibi olmadım değil.
Prens herkesin iyi olduğunu düşünerek belki de en büyük yanlışı yapmıştı. Sürekli (haklı ya da haksız olduğunu düşünmeden) özür dilemek, kimseyi kırmamaya çalışmak, fazla fedakarlığın yük olacağının farkına varamamak gibi. İşte tüm bunlar onun "Budala" olarak düşünülmesinin en büyük sebepleriydi. Niyeti iyi insan olmaktı belki lakin yol yanlıştı. Belki de biz yanlışız bilemiyorum. Ama insanoğlu acımasız bunu unutmamalı...
Velhasılıkelam, akıcı, etkileyici, yer yer sarsıcı muazzam bir Dostoyevski romanı.
Keyifli Okumalar!