Kemal Sayar: Evlerin pek çoğunda televizyon açık olduğu için insân kendi sesini dinleyemiyor. Bırakın iç sesi, R.D. Laing'in sözleriyle söylersem; "İnsan , Tanrı'nın sözlerini bile işitemiyor."
Sadettin Ökten: Dış seslere kapattığınız zaman gönül bir mir'ât-ı Rahman'dır; Allah'ın aynasıdır. Bunu tekrar kurabilir miyiz? Ben menfi değilim.
Kemal Sayar: İstiğna, bize haz veren şeylerden zaman zaman perhiz yapabilmek önemli.
Sadettin Ökten: O hazlar da yalancı hazlardır azizim. Bir bahar yaşıyoruz. İstirham ediyorum, herkes baharı, çiçekleri izlesin, kuşları dinlesin. Eskiden akşam ezanından sonra bülbül dinlemeye gidilirdi.
Sadettin Ökten: Çok istiyoruz. Onu da kazanalım, bunu da kazanalım. Emekli adamım, beni kırk yere çağırıyorlar, Gitmesem ukde oluyor, gitsem yoruluyorum. Ambiyansı kaybediyorsunuz. Bülbül zamanı bülbül dinleyeceksiniz. O size bir şey söylüyor.
Diyor ki şair:
"Merâmı andelibin vaslı-ı güldür
Gönüldür bu gönüldür bu gönüldür
Bülbül güle vasl olmak ister
Cenab-ı Resullulah'a âşıktır.
Gönül onu istiyor ama biz çalışıyoruz, hizmet ediyoruz, hizmetin de dengesi var, miadı var, mikyası var. Sen önce kendine hizmet et.
Kemal Sayar: Ruhumuzun ihtiyaçlarını karşılamazsak bir süre sonra mekanikleşiyoruz.
Vay arkadaş şu işe bak. Ferdi Tayfur' a " Aşkın beni Mecnun ettiği zaman, bütün umutlarım yittiği zaman, kadehim boşalıp bittiği zaman, bir beni bir seni düşünüyorum! " diye şarkılar söyleten hayat, benim aklıma Erdal Abi'yi düşürüyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
"Bu məktubu sinifdə dərs zamanı yazıram. Kimə yazıram, niyə yazıram, özüm də bilmirəm. Bu dünyada bircə nəfər də olsun, yaxın adamım yoxdur ki, dərdimi onunla bölüşüm... 19 iyunda başıma gələn o iş barədə heç nə yazmayacam. Çünki istəsəm də, yaza bilmərəm. Bircə bunu deyim ki, həmin gün mənim dünyaya sığmayan arzularım puç oldu. Diri ikən canlı ölüyə çevrildim. Yaşamaq istəmirdim? Yox, əlbəttə, istəyirdim. Həm də çox istəyirdim... Düşünürdüm ki, valideynlərim, babam, nənəm, bibim, əmim mənim günahsızlığımı anlayacaq, həyatımın hələ başlanğıcında ikən büdrəyib çox sərt yıxıldığım yerdən qaldıracaqlar.
Ah, mən onları necə də çox sevirdim?.."
Pul hər kəsi dəyişə bilərmiş....
SPOILER!
Kitap bitti ben de bittim. Kafamın içi ağrıyor. Üzgünüm ve kızgınım. Neden neden neden.. Serinin daha 3 kitabı var ama bu kitabı okuduktan sonra bırakmak istedim. Sebebi beklentimi karşılayamaması değil, olay örgüsünün basit olması değil. Oraya birazdan geleceğim.
Dune geleceği mükemmel bir şekilde tasvir ediyor. Dünyalar arası geçiş,
Cennetlik olduklarına şahadet edilen on kişiden biri olan Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkas Malik b. Uheyb b. Abd-ı Menaf b. Zuhre b. Kilab b. Murre b. Ka'b b. Lüey-ul Kureşiyyi Zuhri (radıyallahu anh) şöyle rivayet ediyor:
❝
- "Allah'ın Rasûlü Veda Haccı yılında yakalandığım ağır bir hastalık dolayısı ile beni ziyaret etmeye gelmişti. Ben O'na "Ya Rasûlullah, hastalığımın derecesini görüyorsun, ben varlıklı bir adamım ve bir kızımdan başka hiç bir värisim yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak verebilir miyim?" diye sordum.
Bana "Hayır" diye cevap verdi. Bunun üzerine "Peki, yarısını, ya Rasûlallah" diye sordum, yine "Hayır" diye cevap verdi.
Bunun üzerine "Peki, üçte birini, ya Rasûlallah" diye sordum, bu defa bana şöyle cevap verdi:
- "Üçte bir, üçte bir çoktur -veya büyüktür- vârislerini başkalarına el açacak durumda fakir olarak bırakacağına zengin olarak bırakmak senin hakkında daha hayırlıdır. Ayrıca sen, eşinin ağzına koyduğun lokma da dahil olmak üzere, Allah rızasını dileyerek verdiğin her şeyden dolayı muhakkak sevap kazanırsın."
❞
(Buhâri, Müslim)
Bir bu işlere bakın, bir de "muhalefet" in konularına bakın!
Ben şimdi nasıl demiyeyim şimdi, ''beni temsil eden yok!" diye?
Bir taraf "katli vacip" takımı, bir taraf "komedyen" ...
Onu geçin! Diyelim ki ben, "beni temsil eden yok", diyen tuhaf bir adamım ... Manyağım ... Psikopatım!
Cevap verin o zaman:
Niye toprağımız var, suyumuz var, ağacımız var, ama gırtlağa kadar borç içindeyiz?
Hala elektriklerimiz kesiliyor? Sularımız musluktan temiz akmıyor?
Kendi kendimize mi yetmiyoruz? Paramız mı yok dersiniz?
Cevabı ben söyleyeyim:
Türkiye' de öyle bir para var ki , aklınız hayaliniz durur!
Baskı hatası sanmayın! Kalın harflerle tekrar ediyorum:
"T ü r k i y e ' d e ö y l e b i r p a r a v a r k i, a k l ı n ı z h ay a l i n i z d u ru r ! "
"Para var da, biz mi görmüyoruz? diyeceksiniz ...
Evet! Siz görmüyorsunuz !
Çünkü o benim "aklınızın hayalinizin duracak kadar olduğunu" iddia ettiğim paralar hırsızların cebinde, sizin değil...