Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
II. Meşrutiyet’e giden yolu açan ve II. Abdülhamit’e anayasanın yürürlüğe girmesi noktasında adım attıran ve Selanik merkezli bir başka Jön-Türk/İttihatçı örgüt olan Osmanlı Hürriyet Cemiyet’idir. Eylül 1906 yılında kurulan bu cemiyetin 10 kişilik ilk üyeleri sivil ve askerlerden oluşmaktaydı. Türk Demokrasi Tarihi, Auzef
boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım bir fabrika gibi soluklu yerinde duramayan kaç kulaç boş varsa bu denizde üstünde ben varım bir şubat vapuru gibi puslu duman duman eylül ocaklarından simsiyah ben çıkarım iktisat fakültesi’ndeki akşam aydınlığıyım yağmurlu camlardan saygıyla kitaplara vuran ne kadar mehmed varsa kuşkusuz benim adım yunus emre’den bu yana mehmed sıradağlarıyım
Reklam
boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım bir fabrika gibi soluklu yerinde duramayan kaç kulaç boş varsa bu denizde üstünde ben varım bir şubat vapuru gibi puslu duman duman eylül ocaklarından simsiyah ben çıkarım iktisat fakültesi’ndeki akşam aydınlığıyım yağmurlu camlardan saygıyla kitaplara vuran ne kadar mehmed varsa kuşkusuz benim adım yunus emre’den bu yana mehmed sıradağlarıyım
boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım bir fabrika gibi soluklu yerinde duramayan kaç kulaç boş varsa bu denizde üstünde ben varım bir şubat vapuru gibi puslu duman duman eylül ocaklarından simsiyah ben çıkarım iktisat fakültesi’ndeki akşam aydınlığıyım yağmurlu camlardan saygıyla kitaplara vuran ne kadar mehmed varsa kuşkusuz benim adım yunus emre’den bu yana mehmed sıradağlarıyım
“Ooo, oo!” diyordu. Yüzü geniş bir gülümsemeyle genişledi, katmerlendi. İki adım atıp nefes arasında “Kırlangıçların dönüşü!” dedi. Sonra ilerleyerek “Fakat fırtınasız kırlangıçlar iyi değildir derler...” diye gülümsedi.
Boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım Bir fabrika gibi soluklu yerinde duramayan  Kaç kulaç boş varsa bu denizde üstünde ben varım Bir şubat vapuru gibi puslu duman duman Eylül ocaklarından simsiyah ben çıkarım İktisat fakültesi’ndeki akşam aydınlığıyım Yağmurlu camlardan saygıyla kitaplara vuran Ne kadar mehmed varsa kuşkusuz benim adım Tunus Emre’den bu yana mehmed sıradağlarıyım...
Reklam
boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım bir fabrika gibi soluklu yerinde duramayan kaç kulaç boş varsa bu denizde üstünde ben varım bir şubat vapuru gibi puslu duman duman eylül ocaklarından simsiyah ben çıkarım iktisat fakültesindeki akşam aydınlığıyım yağmurlu camlardan saygıyla kitaplara vuran ne kadar mehmed varsa kuşkusuz benim adım yunus emreden bu yana mehmed sıradağlarıyım
nasıl iş bu her yanına çiçek yağmış erik ağacının ışık içinde yüzüyor neresinden baksan gözlerin kamaşır oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar Attilâ İLHAN Hoşgeldin Eylül
100. YIL
....Bundan tam 100 yıl önce, 10 Eylül günü, Azerbaycan’ın başkenti olan Bakû’de düzenlenen bir kuruluş kongresi ile Türkiye Komünist Fırkası (TKF) kuruldu. Bu, işçi sınıfımız açısından tarihi bir olaydı. Çünkü işçi sınıfı için bütün burjuva düzen partileri karşısında kendine özgü bir siyasi partiye sahip olmak sınıf mücadelesinin sağlıklı ve başarılı biçimde yürütülmesinin en önemli koşuludur. İşçi sınıfı mücadelesini bilimsel temele oturtmuş olan Marx ve Engels’in kaleme almış olduğu Komünist Manifesto şöyle diyor: “Mülk sahibi sınıfların bu kolektif iktidarına karşı işçi sınıfı, ancak, kendini mülk sahibi sınıflar tarafından kurulmuş olan bütün eski partilerden ayrı ve onlara karşı duracak bir siyasi parti olarak örgütleyebilirse bir sınıf olarak hareket edebilir.” TKF işte bu koşulu sağlamıştır: Türkiye işçi sınıfının “bir sınıf olarak hareket etmesi” için gerekli adım atılmıştır. Marksist politikanın en önemli ilkesi olan “sınıf bağımsızlığı” ilkesinin en önemli önkoşulu yerine gelmiştir.... ..... gercekgazetesi.net/teori-tarih/tur...
İki dudak arası bir zaman Gözgöze geldikse geçerken Mayıs'la Haziran arasında Yağmurlu bir saçak altından Aşktı uçup giden üstümüzden Aşktı değip geçen yanımızdan Uyanıp kış uykularından Şubat'la Mart arasında Eylül'le Ekim arasında Yaz sularından kıyıya çıkan İki adım arası bir zaman Gözgöze geldikse geçerken Günlük güneşlik bir kaldırımdan Aşktı uçup giden üstümüzden Aşktı değip geçen yanımızdan Aşktı görmedik bilmedikse Kimbilir hangi Eylül bir daha Hangi uzak Haziran Necati Cumalı
Reklam
Cezaevi kapısından içeri adım attığım anda karşıma çıkan asık yüzlü binaların, demir parmaklıkların, çevredeki tüm kalabalığın kasvetli görüntüsü beni allak bullak etti; bütün bedenimi bir ürperti sardı. Aynı kapıdan bir gün, psikiyatrist olarak değil, Sedat'ın 5 Eylül 1981 günü yayınladığı bildiriyle tutuklanan 1035 kişiden biri olarak gireceğimi henüz bilmiyordum.
boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım bir fabrika gibi soluklu yerinde duramayan kaç kulaç boş varsa bu denizde üstünde ben varım bir şubat vapuru gibi puslu duman duman eylül ocaklarından simsiyah ben çıkarım iktisat fakültesi’ndeki akşam aydınlığıyım yağmurlu camlardan saygıyla kitaplara vuran ne kadar mehmed varsa kuşkusuz benim adım yunus emre’den bu yana mehmed sıradağlarıyım
bir adım Eylül'dür benim.. bir yüzüm Şubat.. soğuk olurum her mevsim.. ve beklemek kadar Haziran. en çok da kimsesizliğime güveniyorum. umursamaz belki, ve biraz da ahmakça.....
On kalır benden geriye, dokuzdan önceki on Dokuz değil on kalır On çiçek, on güneş, on haziran On eylül, on haziran On adam kalır benden, onu da Bal gibi parlayan kekik gibi bunalan On adam kalır. Ne kalır ne kalır Tuz gibi susayan, nane gibi yayılan Dokuzu unutulmuş on yüz mü kalır Onu da unutulmuş bir şiir belki kalır On çizik, on çentik, on dudak izi Bir çay bardağında on dudak izi Aşklardan sevgilerden Suya yeni indirilmiş bir kayık gibi Akıp geçmişsem, gidip gelmişsem Bir de bu kalır. Ne kalır benden geriye, benden sonrası kalır Asıl bu kalır. On yerde adım geçse geçmese Dağlardan tepelerden inen bir düzlüktüm, anlaşılır. Akşam olur bir günden dibe çökerim Su içer dibe çökerim iyimser bir duvarcıyım her gün bir tuğla düşürürüm elimden Bu yüzden gecikirim Size bu sıkıntı kalır.
Geri174
1.124 öğeden 1.111 ile 1.124 arasındakiler gösteriliyor.